bu ayrılık mesajını alırken henüz bacak kadardım. lise 1 daha yeni bitmiş. o zamanlar aşk kelimesinin bu kadar basite alındığı bilmiyordum, kandırılmıştım o zamanlar...
bir ilişkiyi devam ettirmek isteyen, henüz kafasına hayati ve felsefi görüşleri oturmamış, davranışlarını tanımlayamayan ve tanımlama çabasında olmayan bir ergen için bu söz bazı şeylerin yanlış olduğunu farkına vardırdı bana.
sevgilinin son sözüydü...
aşk kelimesi de diğer kelimeler gibi basitmiş, her kelime gibi... hiç bir kelimenin zorluğu yoktu artık, küfürlerin, aşk sözcüklerinin, evet hayırların, özür dilerimlerin... her kelimenin basit olduğunu gösteren bu mesajda küçük bir ergen anladı artık her şeyin yaşayarak öğrenildiğini. o gün bir kaç yıl büyüdü, bir duş aldı bu mesajı okuduktan sonra... gözleri doldu. bir buluşma istedi, buluştular ve her şeyi ciddiye alan o sakin lakin bir ilişkiyi devam ettirmek isteyen, henüz kafasına hayati ve felsefi görüşleri oturmamış, davranışlarını tanımlayamayan ve tanımlama çabasında olmayan insan olgunlaştı. artık o gelen basit sevgi sözcüklerini mırıldandı sonrada gitmesine izin verdi. hoştu... o bir sözcük nelere bedeldi. gözyaşlarına... öfkelere... basitliklere... bir hayata...
kelimeler gibi aşkında basit olduğunuda anladım. lakin başka saçmalıklardan ayrılırken yenilerini buldum karşımda.
bunları düşünürken, üzücü ama mutluluk verici bir tablo oldum ben artık gün geçtikçe. gözyaşları sadece ders almak içindi. duygusallık bıraktı peşimi.
bu mesaj; (bkz: yaz aşkı)
gerçekten boş işlerin kanıtı. mesela aşk...