didim-söke arası sabah 7:10 otobüsüne binilmiş, yenidoğan'da inilip işe gidilecektir.
otobüs sabah işe gitme çabasıyla insanlarla dolu olduğu için genelde en arkalarda yer bulabilirsin. ben de o en arkaların oralarda kendine yer bulanlardandım. inmek istediğim yere az bir mesafe kala;
-kaptan ege2'de.
+sukunet...
-kaptan müsait bir yerde!
+kendi aralarında konuşuyorlar hostes koltuğunda biri ile.
-(son nida) ustaaa!
+muhabbet koyu aralarında...
bu esnada otobüsteki yolcuların hepsi durumun farkında. ölü bir sessizlik var otobüste. en arkadan şoför'ün yanına kadar ilerledim, elimi omzuna koydum;
"kaptan eve götürüp evlatlık edineceksen bir yerde dur da, kimliğimi alıp geleyim" dedim. 13-14 yaşlarında bir çocuğun "ahahah" diye gülmesiyle birlikte, sabah sabah o bitkin, agresif, suratsız, keyifsiz insan güruhu öyle bir güldü ki, şoför (sayabildiğim) 3 kez özür diledi.
ben de 10 dakika daha geriye yürüyüp işe geldim.