kanımı donduran haber *
dün haberlerde gördüğüm de yok lan dedim kendi kendime. sonra gerçekten olabileceğine kanaat getirdim. ölen adamın tek şansızlığı, arkadaşını bir tek o gece ziyaret etmesi. yani kaderin bize ne zaman ne yapacağı belli değil. hiç ölmeyecekmiş gibi planlar yaparken, bir kanı bozuk sapığın kurşnuyla ölebilirsin. ama, sırf onunla da değil. yolda yürürken kafana tuğla da düşebilir. (yıllar önce bir büyük elçinin emekli olup, türkiyeye geldikten sonra başına gelmişti. zaten başka bir yerine gelse ölmezdi). beni korkutan bu sapıklar olmadı. yakalanınca da rahatlamadım. hayatımızın bir ipin ucunda olması beni sarstı. ölmekten korkmam ama, yarım bırakmaktan korkuyorum. belki de o sebeple bir çoğuyla yakınlaşmaktan sakınıyor, sahte arkadaşlıklar kuruyorum. başım sıkıştığında arayamayacağım.
bu haber nefret uyandırdı ama, çok değil. kendimi sorgulamamı sağladı. işin ilginç tarafı çok da rahatsız olmadım kendimden. böyle yaşamayı seçtiğime göre, rahatsız olmam kendimi sevmeme engeldi. ama öğrendiğim, kişi kendini sevmezse yaşamasının bir anlamı yok. bu kadar mücadele boşuna...
bu haberi de ileride lazım olur diye beynimin bir köşesine atıp, dost(!) muhabbetlerinde malzeme olarak kullanacağım.
peki ya sırf ben mi, yoksa hepimiz mi?
bu kişilerden nefret edenler, kendi başlarına da gelmesinden korktukları için mi nefret ettiler? mesela hizbullahçı olsalar ve ölenler yahudi, ermeni olsa... pkk lı olsalar, ölenler türk olsa... yahudi olsalar, ölenler müslüman olsa...