"biliyor musun anne hiç farkında olmadan büyümüşüm ben... yaşlanmaya ramak kalmış belki de... nasıl da geçmiş zaman, hâlbuki daha dün sen bana masallar anlatırdın, bana ilk şarkımı öğrettiğin günü hatırlıyor musun mesela ya da o en sevdiğin krem renk topuklu ayakkabılarını giyip düştüğümde kırmıştım topuğunu... hani bir de bana yedirmek istediğin kerevizi tüm odanın etrafına dökmüştüm yemeyeceğim diye hem de misafirler gelecekken... ne kadar çok zaman geçmiş değil mi anne? hani sen hep bana güçlü olmamı öğütlerdin ben hep öyle oldum anne... hep sana yakışan evladın olmak istedim. belki o çok istediğin yumuşak başlı kızın olamadım ama... ben hep sana yakışan o güçlü kızın oldum anne... senin gibi temiz kalamadı belki ruhum anne... hep inciltildi, nefret çok kötü bir duygu yavrum derdin ya anne ne yazık ki ben o duyguya da sahip oldum anne... ikili ilişkilerde hep seni oynadım anne ama hiç bir adam asla babam gibi olmadı anne... intikam hoş değildir derdin ya ben o duyguyu iliklerimde yaşadım anne... ama yine de sana yakışan evladın olabildim değil mi anne? hep benim güçlü kızım diye severdin beni... ben hep güçlü gibi oldum anne... belki bazen sendeledim, biraz düşer gibi oldum ama hep yalnız başıma kalkmayı bildim... nasılda geçmiş vakit değil mi anne? hâlbuki daha geçen gün ayakkabının topuğu kırılıp düştüğümde sen kaldırmıştın beni yerden... büyümüşüm farkında olmadan ama sen farkındasın değil mi anne"