" bir uzak şehirde şimdi, yaşıyorum hasretini; yıkılıp kalmışım burda yorgun bir yolcu gibi..." diye devam edip gidiyor şarkı. erol evgin söylüyor ki; kim olduğunu bilmiyorsundur bile.
aramızda yollar ve yorgun yıllar var senle çünkü. ama yorgunlukta buluştuk senle; yılgınlıkta değil. güzel olan da bu işte düşünürsek...
ateşim var bu akşam. yanaklarım yanıyor, ve avuçlarımın içi. o kadar yorgun düşürdüler ki olacak o kadar sanırım. ve her zamanki gibi hiç iştahım yok. aslında yalan söylüyorum ona yemek yiyorum derken...
hayatımda ilk kez 36 bedenle tanıştım. evet çıtır olduğumu söylüyorlar artık. bakan bir daha bakıyor. oysa her giden kilo tükenen hayatımın her günü gibi. üzülüyor muyum? pek değil...
her zamanki gibi seni özledim yine. bir cuma gelişin vardı saniyelik de olsa mutluluğuma mutluluk katan fırsattan istifade sarıldığım yemeğe. ardından çıkardım yine ama sana söz verdiğim gibi yedim tekrar. sorun değil sen iste ben hep yerim sonunda hep kusmak olsa da.
iyi olacaksın diyorlar sabırsızlanıyorum öyle uzun geliyor ki sensiz geçen geceler o minicik hassas ince omuzlarıma. gözlerim bir çocuğunkiler kadar saf ve berrak, seni göremeyen gözlerim...
canım...
beni hisset ve gel n'olur artık.
canım...
uyuyor musun? yoksa ruhunla beni duyuyor musun? söyle; asırlar kadar uzun acıların içinde boğulan edebiyatçına...
gel ellerinle dokun ruhuma ve dindir acılarımı bir an da olsa. vücudumu boş ver. o artık bana bile ait değil...