'' aleviliğin büyük çelişkisi'', başlığa bakınca inceden inceye entelektüel bir mizaca sahip birinin klavyesinden çıkmış izlenimi verilmeye çalışılmış, ama başlığın açılış entrysi okunduğunda entelektüel bir hava verilmeye çalışılan bu başlığın yine benzer bir entelektüel kavrayış ve sistematikle ele alınıp değerlendirilemediği görülüyor. herşeyden önce aleviliğin tarihine dair olarak ortaya atılan totolojik doktrin ile başlıktaki '' çelişki'' kavramı arasında özne-yüklem uyuşmazlığı bulunmakta. olay bu şekilde değerlendirildiğinde daha ilk başta çıkmaza giriyor zaten. çünkü özneyede, öznenin gerçekleştiridiği eylemede, eylemin sonunda ortaya çıkan sonucada ... tahakkümde bulunabilme ve kendi kıstas ve ahlakına uygun bir şekilde değerlendirme yapabilme hakkına sahip olduğunu düşünen bir zihnin yönlendirmesinde. kendim yazdım-kendim oynadım- performansımı kendim değerlendirdim triosu şeklinde bir kavrayış söz konusu. iyide adamım, senin zihninde kurmuş ve indirgemiş olduğun bu kurucu alevi manifestosuna biat etmeyen bir alevi karşına çıktığında durum ne olacak?
ne ali, ne şiilil, ne islam, ne cami, ne oruç, ne hac..vs... benim yaşam felsefemde bu figürlerin bir işlerliği yok, ama kendi yaşam felsefesinde bunların bir işlerliği olan adamada saygı ve hürmet duymaktan başka elimden birşey gelmez dediğimde ne olacak.
aleviliğe dair olarak yazılmış kurmaca kurucu senaryoya biat edenlerin dışındada biat etmeye ve biat ettiriciye karşı çıkanların varlığı sözkonusu olduğunda bu ucuz senaryo rahat nefes alamaz. ki rahat nefes aldırmamak boynumuzun borcu olsun zaten.