mütefekkirliği, aldığı ödüller bir yana okuyanların eksenine nötr ünlemler ekleyen insan.
hızırla kırk saat, zamana adanmış sözler, mona rosa gibi poetik ve literer ürünlerin bireyler üzerinde pozitifliğinin ucunda, bireyin çevresindekilere nötr bir akım sağladığı gerçeği unutulmamalıdır. özellikle islami ve muhafazakar geçinenlerin idolleştirdiği karakoç'un kendisine bir takım kilit soruları yüklemek yersiz olacağından, o'nu okuyanların karakoç'dan başka bir ürün çıkaran yazar/şair yokmuş gibi davranmaları da durumun ehemmiyetini gözler önüne sermektedir...
poetikten siyasi platformlara uzanmak ve bireylerin karakoç'un çevresinde bir komunite oluşturması da farklı bir çizgiyi karşımıza çıkarmakta. karakoç'un siyasi kimliğinin şair(?) kimliğinin gölgesinde kalmasından mıdır bilinmez lakin girişilen ve mücadele edilen sahada ne derecede kişi ve kişilere artı veya eksi getireceği de gözlerden kaçmayan kilit bir temadır...
karakoç'u üstad olarak addeden güruhun aslında poetik alandan sofistike algıya yönlen(diril)mesi kendileri için avantaj değil dezavantajdır. eleştiri bazında teolojik, fundamentalist duruşun bireylere hiçbir zaman bir + kazandırmayacağını unutmalılar ve cephe oluştururken, karşı tarafa ünlemlerini göstermelidirler. karakoç'u tek büyük bir idealist, idol olarak görüyorlarsa; monolog veya diyalog bazında; bireyin kendi iç eylemini gerçekleştirmesi beklenemez...
birey; fikir yıkımına önce kendinden başlamalıdır, başkalarından değil...