ben bu yazıyı sana yazdım

entry31006 galeri
    2077.
  1. bir ses duydum uzaklardan geliyor gibi. şöyle diyordu doktorum en müşfik sesiyle... " şimdi bir karar zamanı. ölü dokuları temizlemek bir işe yaramayacak artık, o çürük bölgeyi kesip almak gerek. patalojik sonuçları beğenmedim. "

    ama ben bir kadınım ve vücudumda tek bir kesik olmadan önce sevdiğim insanla bir bütün olmak istiyorum. hala tam bir bütünken istiyorum bunu. tanrının beni bıraktığı bu yerden o da evet derse birlikte başlamak istiyorum. bir seferliğine birlikte başlamak.
    ölümden korkmuyorum. ameliyattan da. doğacak sonuçlarından da. ama henüz bu işlere bulaşmadan bir kez olsun sevdiğim insana dokunmak, onda var olmak istiyorum.

    "jb" dedim doktoruma. " artık değil." dedi. tamam. uslu bir çocuğum ben. çekmecede kalmasından şikayetçi değilim.

    ama beni çekmeceye bırakan " kaderin elleri " nin, bana bir kez olsun sarılmasına ihtiyacım var. sonra ameliyat için karar vereceğim. fakat aslında bunu hiç istemiyorum.
    ebedi huzuru o kadar çok özledim ki. vücudumda kesik olmadan gitmek istiyorum. ve seni böylesine çok severken ölmek, ölümlerin en güzeli olacak belki de.
    senin aklında kalacağım "jb" bu olacak belki: naif, seni sensizken yaşayabilmeyi başaran ve sana sadık olan bir kadın olarak ölmek. seni hep severek gidebilmek. seni koklayarak gidebilmek.

    ellerini tutmak ellerini tutmak demek değil, iş onları tutmadan seni hissedebilmekti. başardık bunu. ya da ben başardım en azından.

    sesini duymayı özledim. sesini duymayı ve korkan kalbimin korkularından arınmasını özledim.
    sanki hissetmişsin " balım " giderken... " allaha emanet ol! " demiştin. o uzun üç gün kendine iyi bak demiştin. ben kendime iyi bakmaya çalışıyorum ama; geç mi kaldım biraz ne?

    ben sana verdiğim sözleri tutmak istiyorum ama; geç mi davrandım ne? neden hep bir geç kalınmışlık var hayatımda? oysa mesleğimde sadece bir kez geç kaldım ben okuluma; o da sadece bir kez... sen bilirsin bunu. gülümsedim yine bak... gözlerimle, dudaklarımla gülümsedim.
    hadi gel de ki bana şimdi, hala geç değil " balım " diye. de bana bunu! o kadar ihtiyacım var ki yalan bir teselli olsa da...

    senle araba sürdük biz yanyana. bana dedinki otur oturduğun yere, direksiyona karışma; gözümüzü hastanede açarız yoksa.
    tak emniyet kemerini dedin. o kadar tatlıydı ki sesin. bunu ancak ben duyabilirdim, bizim her şeyimiz güzeldi senle " alışkanlıktan " uzak olduğu için.

    sen bana acılarını ben de sağalt diyen tek insan oldun. annem bile demedi bunu bana. sen bana çok anlam yükleyip, hiç bir şey beklemeyen tek insan oldun. sen bana kaybettiğim her türlü değeri iade eden tek insan oldun. beni neden bütünleştirdin bu kadar, nereye yapmıştık bu hazırlığı, ne sen ne ben biliyormuşuz oysa.

    az kaldı. 24 saatten az kaldı tekrar kavuşmamıza ," çekmecenin " açılıp "jb" nin ordan çıkmasına.
    ve sımsıkı sana sarılıp hızlı kararlar almama.
    bu dünya umurumda değil artık. her şeyi karmaşık yapan, her şeye boktan anlamlar yükleyip onu bu kadar yaşanmaz kılan bizleriz.

    her şey çok basit. git sarıl sevdiğine... ölüm var allahın cezası hayat! ölüm var.

    sorumluluklarınızı aksatmayın!
    ama sevginizi de sevdiğinizi de aksatmayın. psikiyatrım derdi ki karşılıklı sevgi varsa yaşamalı insanlar, gidin sevdiğiniz insana, küçük anlar bozmaz hayatınızı; ben psikiyatr değilim ama şunu demek istiyorum ben de, seviyorsanız dibine kadar yaşayın, kimsenin zarar görmemesi de sizin elinizdedir, ödünüz bokunuza karışmasın, korkmayın!
    7 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük