zaten yaptığım en kolay şey sana olan hislerimi anlatmak. bu yazıyı da sana yazmak bana hiç zor gelmeyecek. bir yaz tatilimi mahveden kol kırığım sonrasında gelen sonbaharda senle tanıştım. bu kadar zor geçen 2 ay sonrası hayatıma senin girmen mucizeler yarattı bende. o kadar canlı, o kadar hareketliydin ki beni motive eden bir şeyler buldum sende. senin zor anlarında sana destek olmak bana asla külfet olmadı. hepsini, her şeyi içimden gelerek yaptım, ağzımdan dökülen her cümle isteyerek, bilerek söylediğim şeylerdi. "gönülden veren çok vermiş sayılmaz." derler, ben sana gönlümden verdim, benden bir şey eksilmedi sevgimi verdikçe. tam tersine daha da çoğalttım sevgimi, her gün bir önceki günden daha çok sevdim seni. en kötü günlerimi senin mutsuz olduğun günlerde yaşadım. sen ağlarken içim eridi, elimde olsa tüm dertlerini ben yüklenirdim o günlerde. tüm dünya bir araya gelse bana karşı dursa ben seni severdim yine. beni üzdüğün, ağlattığın, umursamadığın zamanlarda yüreğim kanamış olsa bile ben seni sevdim. sende değişik bir şeyler vardı, kimseciklerde olamayan bir tek senin sahip olduğun bir bakış, bir gülüş, bir ses, bir ten. sen, hep en zekiydin, en korkusuz ama en pervasız, en umursuz....bazen göklerde uçtum bir çift lafınla bazense derin çukurların en dibine düştüm. bazen yaralarımı sardın, bazense deştin, bazen elimden tuttun çekip aldın bazense ittin. uzun lafın kısası; ben, seni sen olduğun için sevdim ve seni sevmeyi sevdim.