her şeyin bittiğini düşündüğüm anlar oldu. olmadı değil.
kendimi kaybettiğimi sandığım zamanlar oldu. deliliğin uçurumuna yuvarlanmak üzere olduğum geceler oldu. mantığımın beni bırakıp gittiği günler oldu. gitti öylece. "sana yardım edemem." dedi. "bunu kendi başına halletmek zorundasın." dedi. ben ona yalvar yakar oldum, o beni ensemden sürükleyerek kalbimin kör kuyusuna attı beni ve arkasını dönüp gitti. "her zaman bana güvenemezsin. bazı şeylerin nedeni yoktur. bazı şeylerde mantık yoktur. bu durumlardan da kendini kurtarmayı öğrenmelisin." dedi son olarak. bıraktı beni karışık duygularımla. içinden çıkamadığım ikilemlerde boğulmaya terk etti beni.
haftalarca geri gelmedi. ne çağrılarıma cevap verdi, ne sessiz çığlıklarımı duydu, ne bana bir el uzattı. yoktu işte. beni temelli terk ettiğini düşünmeye başladım. o benim en güvendiğim dayanağımdı. ve beni delirmeye terk etmişti. o kör kuyuda yalnızdım..
sonra zaman ilerledi. dipsiz sandığım kuyuda yükselmeye başladım. geceler geçtikçe alıştım, kanıksadım o tarifsiz acıyı. o kadar fazlaydı ki hissedemiyordum artık. en sonunda çıkardım kendimi oradan. duygularımı kendi içimde çözümledim. her şeyi arkamda bıraktım. geçmişi ait olduğu yere gömdüm, geçmişe. orada beni bekliyordu. nefret etmiştim ondan, beni en zor anlarımda yalnız bıraktığı için. ama onun yokluğunda eksik yanlarımı güçlendirme, gedikleri kapatma fırsatı bulmuştum. amaç da buydu. tek bildiğim onu çok aradığımdı.
mantıklı düşünmeye başladım uzun bir aradan sonra. o gün yeniden doğdum. tekrar kendim oldum.