değişen ortadoğu stratejileri ve bop çerçevesinde üzerinde düşünülmesi gereken ve 2050 islam cumhuriyeti komplolarına uzak bir ihtimal olarak gözükmemeyen söylemdir.
abd ve ab'nin bölgedeki son 30 yıllık planlarını biliyoruz. ab genel olarak güneydoğu bölgesini buradan koparıp, bağımsız "kürdistan" ulus devleti kurmayı tasavvur ederken; abd ise bölgede 30 yıldır bildiğimiz yeşil kuşak ve ılımlı islam projeleri devamında bir islam federasyonları birliği kurmayı planlamaktadır. dolayısıyla bölgenin ileriki dönemlerde ister gönüllü ister kerhen türkiye'ye bağlanması en azından 2050'ye kadarki süreçte işten bile değildir.
fakat işin bir de tarihi bir boyutu vardır ki malesef bundan ekseriyet bi'haberdir. zira 80-90 yıllık cumhuriyet tarihimizde, özellikle dp dönemi ve sonrasında dış siyesetimizi dış ülkelerin şekillendirmesi ve edilgen konumumuz bizi atatürk'ün tam bağımsız türkiye hayalinden uzaklaştırmıştır.
atatürk ölmeden önce musul'un alınmasını ismet inönü'ye vasiyet etmiş, ismet inönü'nün de atatürk'ün vasiyetini bülent ecevit'e aktardığı bilinen bir gerçek. ismet inönü chp'nin genel sekreteri olduğu sırada ecevit'i yanına çağırıp, "atatürk bana musul'u al diye vasiyet etmişti. ileride sen başbakan olacaksın. fırsatını bulursan musul'u al" demiştir. ecevit'in bu vasiyeti son ziyareti sırasında cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'e açtığını ve "musul'u almamız lazım, yoksa onlar gelip alacak" dediği de bilinir. dolayısıyla kuzey ırak'ın türkiye'ye bağlanması, özellikle de lozan'da şeyh sait isyanı neticesinde yitirdiğimiz musul, kerkük ve süleymeniye'nin tekrar anavatana bağlanması ta atatürk döneminden bir dış politikadır.
yanlış anlaşılma üzerine ek:
öncelikle ab ve abd nin her ne kadar da bir bütünün iki parçası gibi görsek de, aralarında iktidar savaşı üzerinden ciddi farklılıklar vardır. bize göre her ikisi de kapitalist-liberal ve son kertede emperyalist bloklar olsa da, abd tarihi boyunca kendisiyle işbirliği yapmış ve yapması kesin gözüyle görünen bir ülkeyi bağımsız bir ulus devlet kurdurma yolunda kaybetmek istemez. bence abd değil, ab burada "kesinlikle" bağımsız bir "kürdistan" kurdurmak planında. abd biraz daha farklı. abd için kuzey ırak, türkiye'ye bağlı özerk konumda bir bölge olarak emanet edilebilir.
yani demem o ki; abd burada federatif bir yapı oluşturmak isterken, ab tam bağımsız bir ulus devlet yapısı güdüyor. ileride abd politikası değişir ve emanet -> federatif yapı -> bağımsız kürdistan şeklinde bir zincir gelişir mi? bilemem, ya da şimdilik bu şekilde bir politika dikkatimi çekmedi. fazla komplo teorisi de üretmek istemiyorum...