semih şentürk

entry1415 galeri
    571.
  1. yabancı pasaportu da olsa, yeşil kartı da olsa, obama ile halı sahada omuz omuza çekilmiş düzinelerce resmi de olsa avrupa'da mainz, köln, nurnberg, tenerife, zaragoza tarzı takımların ötesine ulaşamayacak bir futbolcudur.

    ne yazık ki ülke insanının sahip olduğu duygusallık ve sahiplenme duygusunun en büyük temsilcilerindendir. doğrudur, fenerbahçe'ye olan katkısı gerçekten saygı duyulması gereken ve tebrik edilmesi gereken bir durumdur. ancak semih'in fenerbahçe gibi hedefleri büyük olan takımlarda ilk onbiri görmesi çok zordur.

    tek forvet olarak sahada bulunan bir futbolcunun asli görevi goldür şüphesiz. ancak bir futbolcu kendi başına da gol pozisyonuna girebilmeli. ne biliyim, pres yapar, rakip defansı yorucu koşular yapar, yapar da yapar. ancak semih'te bunların hiçbiri yok. ne bir pres, ne defansı rahatsız edici koşu, ne de futbol zekası.

    en yakın zamandan bir örnek verelim, fenerbahçe bursaspor karşısında 2-1 önde. müsait bir pozisyonu değerlendirememesine rağmen hücumda oldukça çabalayan, top kazanan guiza oyundan çıkıyor yerine tribünlerin haykırdığı semih şentürk giriyor. semih'in girmesiyle defans çizgisini ileride kuramayan bursaspor nedendir bilinmez çizgiyi orta sahaya kadar ilerletiyor. akabinde maç 2-3 olarak bursaspor lehine sonuçlanıyor. yaklaşık 20 dakika oyunda kalan semih'in girdiği pozisyon ise 0.

    zaman geçiyor. kadıköy'de rakip lille. guiza bu sefer iyi oynuyor. takımda neredeyse tek pres yapan adam. emre ve gökhan'ın vaktinde yaptıkları hayvani preslerin ışığında ilerde guiza'nın tek başına pres yapması bir farklı geliyor tabi insana. ciddi anlamda rakip defansı rahatsız edecek şekilde çabalayıp duruyor. ancak bir zaman sonra yerini baroni'ye bırakıyor. semih de deniz'in yerine oyuna giriyor. bu sefer hücumdaki etkinliğimiz neredeyse 0'a ulaşıyor. lille defansı yürüye yürüye defansından top çıkartmaya başlıyor. akabinde yenilen bir golle tur gidiyor. tabi bunu "semih girdi turu verdik ulan!" diye lanse etmiyorum. sadece "takımdan gitsin kendini kurtarsın" olarak etiketlenen bir futbolcunun ne kadar abartıldığını belirtmek istiyorum.

    şimdi şampiyonlar ligi olayımız da var. çeyrek final rövanş maçında chelsea deplasmanında tek forvet oynayan bir semih.. yakaladığımız 2-3 pozisyonun özetinde bile kameralarda yok neredeyse. "eee orda terry falan vardı ama" demeyin. fenerbahçe'nin hedefi diyarbakırspor'u, gençlerbirliği'ni yenmek değil de avrupa'da adından söz ettirmekse ve siz de bu takımın forvetine semih'i uygun görüyorsanız bu tarz sonuçlara alışık olmanız gerek.

    koskoca zico en verimsiz döneminde bile her zaman kezman'ı ilk 11'de düşünüyorsa ve semih'i yedek bırakıyorsa e vardır onun da bir bildiği.

    son olarak da semih'e gelen yüksek ücretli transfer tekliflerine gelelim. yok hacı böyle bir şey. gerrard, raul gibi belli başlı isimler dışında avrupa'nın kalburüstü takımlarından gelen bir teklife "ben kulübüme aşığım, bir yere gitmem" diyen bir futbolcu yok evrende. her fırsatta "galatasaray benim her şeyim" diyen arda turan'ın yakın dönemde avrupa'da forma giymek istediği belli bir durum. kötü niyetle demiyorum bunu. kalmadı artık o amatör ruh. profesyonellik aldı başını gidiyor. semih gibi her sezona yedek başlayan bir oyuncu gelen güzel bir teklifi kim olursa olsun gerçi çevirmez. ancak kendisine sene başında gelen tek teklifin katar'dan olması bu futbolcuyu bu sene de sarı laciverli forma altında izlememize olanak sağladı.

    kısa kesiyim; semih'i üstün özellikli bir oyuncu olarak görmek son dönemdeki içi en boş olan yargıdır.
    0 ...