mağarada yaşasaydık bütün bu öteberiden kaynaklanan run zangırtılarıyla uğraşmazdık azizim.mesele ilkellik, ilkel insan çivi yazısı ve incir yaprağıyla binlerce yıl gül gibi geçinip gitmiş.hanginiz duydunuz mağara adamıyla mağara kadınının mahkemelik olduğunu,çocukları şikayet eden mağara komşusunu.mümkün değil duyamazsınız; aynıyat yoktu, teknoloji ve saçmasapan egolar yoktu, her şey birbirine ''agu gugu'' idi. en azından tekerleğin icadına kadar huzur varmış.
ibrahim tatlıses bile tek gözünden yaş gelinceye kadar ''biz mağarada yaşadık, aney beni mağarada doğurdu, ben mağara çocuğuyum...'' diyerek onca varlığı, parası puluna rağmen bir özlemini ağlayarak dile getirmişti.mağarada yaşarken mutlu olduğunu, o günleri hiç unutmadığını vurgulamış, bu ilkellikle gurur duyarken derya tunayı postmodern olmakla suçlamıştı.meğer ilkelliğe aşıkmış anladım.
onun bakış açısı da benimkinden farklı değil efendim.varlık sıkar yokluk uslandırır adamı azizim.
ne kadar ilkelleşirsek okadar huzurlu ve gamsız oluruz, gerilimden uzak, özgürlükten bihaber yaşayanlar için ilkellik...dibine kadar ilkellik yaşayabilene... saygılar tüm taş devri insanlarına...tekerleğinizden öptüm...