üç yıldır buradasın, kime ne faydan oldu, biliyor musun?
vasat bir insansın ya da sıradan her ne kadar kendin öyle düşünmesen de. düşünmek, düşünmek, yapabildiğin sadece bu belki. anlatamıyorsun belki de bazı şeyleri, duygusalsın sanki bir o kadar da. asosyal olduğuna da şüphe yok zaten.
kendini seviyorsun aslında ama unutmuşcasına davranıyorsun kendini eskilerde. yıllar sonra seni gören lise arkadaşın uyandırıyor aynaya baktırıp seni, "yaşlanmışın be dostum." lan tamam yirmi altı yaşındayım ama çok eskidim sanki. her şeyimle.
anlattın. karışık kuruşuk. bazen umutsuzluğunu vurdun kelimelere, bazen dalganı geçtin, bazen beğenilmeyi istedin, bazen sadece okudun, bazen de hüzne boğuldun. aslında ne yapmak istediğini hiç bilemedin. boş kafanın içine bir pin pon topu koydun, salladın durdun, salladın durdun. nereye çarptıysa orayı vurdun cümlelerinle.
görünmez adam. "hangi süper kahraman olmak istersin?" sorusuna hep bu cevabı verirsin. görünmez adam oldun aslında be burada. yahu birçok soru soruyorsun kendine burayla alakalı, belki de yaşamın ta kendisiyle alakalı. çünkü yansıttığın her şey bütünüyle gerçekti. çok rahatsız eden bir şey bu. eğer gerçeğiyle "görünmez adam" vasfı yüklendiyse sana, sen gerçekten görünmez adam'sın...
pek sevmem yeni insanlarla tanışmayı, yenilere zaman ayırmayı. elindekileriyle yetinen, yetinmeye çalışan bir yapın var. yirmi altı yaşından sonra tanışacağın hiç kimsenin senin gerçekten yakınında olabileceğine inanmıyorsun. üşeniyorsun bir şeyler anlatmaya, hemen yoruluyorsun. aslında istemiyorsun da. konuşuyorsun, dinliyorsun ama gerçekten dinlemiyorsun. unutuyorsun, hatırlamıyorsun.
çok dolaylı anlatıyorsun şu an. ne demek istediğin her zamanki gibi karanlık. o zaman şöyle yapalım;
harcadığın emeğe her zaman tepki beklemişindir ömrün boyunca. öyle alışmışın. bakıyorsun, bir çaba sarfetmişin ama sonuç yok. sigara gibi üflemişin, uçup gitmiş. yahu tepki denilince bunun sırf beğeniden oluşmadığını biliyorsun. senin gibi düşünülmesini bekliyorsun. senin istediğin, çaba sarfettiğin düşüncelere olumlu/olumsuz eleştiriler alabilmek ama yok. yok yani harbiden yok. kötü eleştirilerin yapılması senin daha çok hoşuna gidecek. irkileceksin, kendine bir çeki düzen vereceksin ama diyorum ya, görünmez adam'sın be.
diline dolandı bu aralar sık okuduğundan olsa gerek, canciş kankiş. sen burada hiç kimseyle öyle olmadın, olamadın. hastalansan, şu an hasta, geçmiş olsun, bir şey başarsan, bravo helal olsun, dertlensen, üzülme, canın sağolsun denmedi. bu yüzden mi? ne garip!
yahu itin götüne sokulmak istiyorsun. mesela yazın "bu adam ilgi çekmeye çalışıyor." saldırın yav. bir tepki yahu, bu kadar mı zor? boktan yazıyorsun, işe yaramazsın diyin. s.ktir ol git diyin.
yayın yapıyorsun mesela, belki genelinde öyle ama beş yüz yazarın çevrimiçi olduğu durumlarda bile iki üç kişi yayını dinliyor. niye yapıyorsun, kime ne anlatıyorsun! iki gün önce gerçek hayatta da tanıdığın, hatta senin sözlüğe yazar olmana vesile olmuş arkadaşınla dertleştin. daha doğrusu sözlükle alakalı derdini dinledin. sonra biriktirdiğin düşüncelerin içine daldın. haksız mıydı? değildi. artık sözlükte ta.ak geçiyordu o da. gitmeli miyim dedin kendine, belki hala bunun ikilemindesin.
neyse böyle işte. dağıldın yine. toparlanma ama bu sefer. bırak dağınık kalsın.