normalde bir aksiyonu olmayan bir iş olsa da eğer evde sarı ve kırmızı kart hazırlamışsanız dünyanın en eğlenceli işlerinden biri olabiliyor.
biz küçükken yapmıştık bunu. evde sarı ve kırmızı kart hazırlamıştık. kırmızı kart gören takımın bir golü eksilirdi. gerçekten de ben o zamanlar anladım elinde yetki olan insanların neden kendilerini bir b.k zannettiğini.
efendim, hakem bendin. kartları aldım koydum cebime. 4 arkadaşız, ben hakemim birimiz kaleci; diğer iki arkadaş da tek kale bire bir maç yapıyorlardı. daha önce de çok yapmıştık bunu, ama hiçbir zaman o günkü gibi bir canavara dönüştüğümü hatırlamıyorum. cebimdeki kartlardan aldığım güven ve güç sayesinde sokak futbolunda tarih yazıldı o gün. otoritemi görseydiniz beni şu sözlüğe mod yapardınız inanın. bariz golü vermiyor itiraz gelirse elimi cebime götürüyorum ve çocukluk arkadaşım, kardeşim önümde diz çöküp ''pardon hocam pardon'' diyordu.
ama çok uzun sürmedi bu kart uygulaması. çünkü o kartlar bizi ele geçirmişti birkaç gün içinde. kimse maç yapmak istemiyordu, herkes hakem olmak istiyordu. kartları cebimden çıkartıp yırttım ve çöpe attım. inanılmaz bir rahatlama hissettim. sonra yine hakem oldum ama bir işe yaramadı. pozisyonları kendi aralarında tartışıp karar verir olmuştu maç yapan iki arkadaş.
mahalle maçında hakem olacaklara sesleniyorum; koyun o kartları cebinize, gerektiğinde kullanmaktan çekinmeyin ama kendinizi o kartlara da esir etmeyin.