21 şubat 2010 beşiktaş galatasaray maçı

entry262 galeri
    231.
  1. Ne zamandır maç izlemekten böyle keyif almamıştım. Bunu sağlayan herkese teşekkürler.

    Maç öncesi yazımda Beşiktaşın motivasyon gücüne vurgu yapmıştım. Mustafa Denizlinin fazla ilk onbir şansı bulamamış Nobre, Tello ve Holoskoyu tercih etmesi bu gücün kullanılacağına bir işaretti. Galatasaray maçlarını çok seven Nobreden, uzun zamandır yer bulamadığı ilk 11e iyi motive edilerek iyi bir performans bekleniyordu. Üstüne düşeni de yaptı aslında ama top ağlarla buluşmadı. Tello duran toplarda topun başına geçti ve oyun planının üstüne düşen kısmı yerine getirdi. Holosko ise bu üçlü arasında en zayıf halkaydı ve en erken oyun alanını o terk etti.

    Galatasarayda ise yıldızların kalitesi ve soğukkanlılığıyla ortaya konacak bir futbol hedefleniyordu. Elano, Keita ve Ardanın oyuna iyi motive oldukları, takım savunmasına yaptıkları katkılar, hücum alanında gösterdikleri kalite takdire şayandı. Özellikle Elano oyunun her alanında vardı.

    Ayrıca Galatasarayın sezonun ikinci yarısında defans bölgesinde görülen toparlanma bu maçta da devam etti. Neill, Emre Güngör ve Leo Franco üstlerine düşeni yaptılar ama duran toptan yenen saçma gole engel olamadılar.

    Galatasarayın en kötü alanının defansın önündeki ikili olduğu bir kez daha kendini gösterdi. iyi niyetli ama yetenek açısından kısıtlı Mehmet Topal, Mustafa Sarp ve Barış Özbek ellerinden geleni yapıyorlar ama Riijkardın sisteminde o bölgeye düşeni tam anlamıyla yerine getiremiyorlar. Christian Emre ikilisi bu takımda olsa Avrupada final ve Türkiyede açık ara şampiyonluk hiç hayal olmazdı. Bağlantı biraz daha hızlı sağlansa hem Elano bu kadar erken yorulmaz hem de daha üretken bir takım çıkar ortaya. Haldun Üstünelin bu yaz macerası da belli oldu.

    Beşiktaşta ise Sivok-Ferrari-Ernst-Fink dörtlüsünün formu geçmişi aratıyor. Bu formsuzluğun farkındaymışçasına taktiği duran toplar üzerine kurmuş bir Beşiktaş vardı sahada. Bu kadar kısır bir taktik Denizli dehasına yakışmıyor.

    Bir cümle de maçın hakemi için yazmak istedim. Fırat Aydınus, bir kendini belli etme havası içindeydi. Dünkü maçta işe yaradı ama bir hakemin bu kadar karizma peşinde koşması iyi bir maç için çok gerekli değil.
    0 ...