21 şubat 2010 beşiktaş galatasaray maçı

entry262 galeri
    230.
  1. yağmurlu bir günde gören sevdiğini ve aşık olan taraftarın maçıydı bugün.
    inönü stadında bir araya geldiğimiz nice gönül birliğinden sadece biriydi.

    sezon başında gol rekoru(!) kıracak olan bildirilen, en zengin bizim kadro diyerek uçan kaçana takılan ve maçtan evvel farka koşacağını iddia eden galatasaray'ın beraberlik için adeta havai fişekli kutlama yaptığı maçtı.

    iki atletico madrid maçının bahanesine hiç girmeyelim ey ahali.
    beşiktaş, 2003-2004 sezonunda gitmiş lazio ile hafta ortasında deplasmanda oynamış 1-1 berabere kalmış, hafta sonu kadıköye gitmiş 2-2 berabere kalmış ama maçtan sonra kafasını duvarlara vurmuştu.

    beraberlikle yetinen camia olmamıştır beşiktaş,
    eğer sevineceksek hakkıyla sevinmeyi kendine görev edinmiştir.

    bugünkü maça gelirsek uzun bir sakatlık döneminin ardından oynayan ferrari'nin ciddi bir tökezleme yaşayacağını düşünüyordum ama tahminimden daha iyi bir performans sergiledi.

    bizim çocuk bobo'yu yedeğe çeken ve galatasaray maçlarının belalısı nobre'yi sahaya süren denizli yanına da bir şeker adam koymuştu.

    dokundu mu kırılan bir şeker adam. nam-ı diğer filip holosko.
    filip'im sen bacağını kırdığın vakit en az bizde senin gibi kahrolduk ama bu korku bitsin artık. kimse kırmayacak ayağını, korkma göster bize bildiğimiz holosko'yu.

    rüştü nasıldı dersek? ne diyeceğiz ki? top mu geldi rüştü'ye diyebiliriz. bir kere geldi o da defansın hatası ve rakibin dönerek vuruşunda yenilen bir goldü. hataysa hata, sana gelene kadar öndekiler de var büyük hata.

    rakip futbolculardan arda'ya gelirsek. arda turan hakkındaki fikirlerimi daha önce yazdım. (#7157983)
    ama arda derbi maçların oyuncusu değil diyeceğim nerdeyse. yahu çocuk nereye kayboluyorsun sen derbilerde? her derbide sanki oyunda yokmuşçasına top oynuyorsun. ha rakipsin bu bize avantaj ama cidden şaşırtıcı bir durum.

    maçın istatistiklerine baktığımız vakit bize çok şey anlatıyor aslında.
    beşiktaş her türlü olumlu istatistikte, pas yüzdesi, korner, hücum, topla oynamada galip.

    bu da bize beşiktaş'ın 2 puan kaybettiğini gösterir.
    hayali maç izleyenlere buradan selam ederim.

    ilk yarıda farka gidebilecek pozisyonlar bulmamıza rağmen, alışıldık beşiktaş olarak kaçırdık bunları biz. devrede dedik ki ah ne olur aramayalım bunları.

    aradık.
    rakibin düşüncesi de adeta uyku getiren bir yavaşlatma taktiği oluncada iyice aradık.

    gelelim kartalın kanatlarına.
    ekrem'e burdan tek söz edebiliriz, cansın ekrem.
    ibo'ya ise söyleyecek yine bir söz varsa adamsın ibodur.

    bir anda süperligin çılgını ilan edilen abdul kader keita'ya karşı muhteşem bir mücadele verdi.
    ve kendinden tam 10 yaş küçük rakibine adeta göz açtırmadı.

    ama ne zaman ki rakip futbolu çirkinleştirdi biz de orada gerildik.
    keita iyisin hoşsun anladık da bırak artık bu saçmalığı.
    her rakibe dirsek atmayı. ne olacak yine alacaksın ceza. olan sana olacak.

    kısacası iyisiyle kötüyüsüyle 1-1'lik sonuçla biten, galatasaray taraftarına bayram ettiren, beşiktaş taraftarına ise acı çektiren bir derbi oldu.

    derbilerde ne iç saha avantajı vardır ne de favori.
    o yüzden içerde dışarıda biz beşiktaş taraftarı olarak kabullenemiyiz 1-1'i.

    matematiksel olarak şampiyonluk iddiası bitmeden,
    biz beşiktaş'ın mücadelesi de asla bitmeyecek.

    insanları şaşırtmayı her zaman sevdik,
    ve hasretiyle çok çile çekmeden gelen şampiyonluktan hiç haz etmedik.
    0 ...