öncelikle şöyle bir tanım yapayım maçla ilgili. iddaacıların ve galatasaray fark yiyecek diye ortalarda dolaşanların götünde patlayan maçtır. bunu söyledikten sonra maça geçelim.
galatasarayın ve madridin çok da iyi oynamadığı bir maç oldu aslında. galatasaray ilk yarı kötü, ikinci yarı iyi oynayan taraftı. atletico da tam tersi. atleticonun serbest vuruşları penaltı gibi kullanması çoğu galatasaraylıyı yusuf yusuf etti heralde. ama jose antonio reyesin attığı mükemmel gol haricinde bunlardan sonuç alamadılar. atleticoda barca maçında oynadıkları futboldan pek de bir esame göremedik. iler uç elemanları defansımız tarafından iyi marke edildiler açıkçası. bunda bunun da etkisi olabilir.
galatasaray cephesinden olaya bakarsak, böylesine bir deplasmandan çok önemli bir beraberlik aldılar ve hepimizi coşturdular. ilk yarı sağolsun caner sayesinde gol atacakken gol yedik ama oyun disiplininden kopmadık. ikinci yarı keita denen insanüstü yaratık "sizde aguero varsa galatasaray'da da ben varım" der gibi oynayınca atletico neye uğradığını şaşırdı. tabiri caizse ikinci yarıda arda ile sazı eline aldı keita ve galatasaraya hem beraberliği getirdi hem de madridin galatasarayın üstüne gelmesini engelledi.
tek tek oyuncu olarak bakarsak neill, arda, elano ve keita sahanın en iyileriydiler galatasaray adına. tabii ki leo francoyu unutmadım. onu sona saklamak lazım. bu maçta gerçekten çok başarılıydı. kendisini eleştirenlere inat çok top çıkardı kaleden. çok top kurtardı. adeta kendisini eleştirenlerin yüzünü kızarttı. beraberlikte baş aktörlerdendi.
son oarak galatasaray birçok ekskle oynadığı maçta berabere kalarak avantajlı bir skor aldı. ben yine de temkinliyim. haftaya ali sami yen cehenneminde madrid'in müthiş dörtlüsü çok boş alan bulabilir. o sebeple bu maçtaki kadar dikkatli olmalıyız savunmada ve ileride en az 3 gol bulmalıyız diyorum.