hata yapmaktan korkuyorum baba, hata yapınca arkamda olamayacaksın diye... yalnız kalacağım yanlışlarımla; koruyanım, kollayanım olmayacak. o yüzden hiçbir şey yapmıyorum hata yapacağım diye. kararlarım hep askıda, kararsızlıklarım hep elimin altında, hep başucumda.
bir mucize olsa diye başlayan saçma, klişe, lüzumsuz umut verici cümleleri sevmem. olmaz ya mucize hani, olsa... olsa da sen yine sağlıklı olsan, başımızda olsan... olmaz ya... gözümüzün önünde erimesen, elimiz kolumuz bağlı bakakalmasak sana.
babam, babacığım... çok şükür hayattasın, varlığın da yetiyor, şükür allaha... ama özlüyorum seni. içeriğini hatırlayamadığım kadar eski zamanlarda, sen sağlıklıyken, yaptığımız sohbetleri özlüyorum. kaç yıl geçti 10 mu, 15 mi?
ne kadar değişti hayatımız. her şey eskisinden ne kadar farklı. büyüdükçe mi zorlaştı her şey, yoksa sen yoksun diye mi bocalıyorum bu kadar? karar veremiyorum. baksana baba, bunda bile karasızım.
içerden sesin geliyor şimdi. içi bomboş bir şeyler söylüyorsun. biliyorum iki dakika sonra uçup gidecek söylediklerin aklından... gitmesin baba.
konuşsak keşke bu gece sabaha kadar. akıl versen bana. öyle yapma böyle yap desen. kızsan, azarlasan hatta. razıyım baba.
arada bir soruyorsun ya "kaç yaşındasın" diye. çeyrek asrı aştım baba. büyüdüm. asırla hesaplayınca ne kadar tuhaf geliyor kulağa. büyüdü küçük kızın, büyüdü ve sana eskisinden daha çok ihtiyacı var. iyi ol baba.