insanın gerçeklik algısı ve bunun üzerine kurulu değer yargılarının büyük bir yanılsamadan ibaret olduğunun ispatıdır. olayı en başından inceleyecek olursak;
- çinli çocuktan dert yanan türk kadın taklidiyle kendi kendini eğlendiren bir insanın ayşenur yazıcı' nın programını araması.
- bu taklidi yutan ve programda o dramı gerçekten hissettiğini söyleyip, ancak içten içe kendini gülmemek için tutan, ancak bir yandan da gerçekten hem kendine kızan hem de kadına üzülen bir ayşenur yazıcı.
- bu dramı izleyip, kahkahalara boğulan milyonların; olayın gerçekten yaşanmış olduğunu düşündükleri için aslında bu kadar gülmeleri.
- ardından okan bayülgen' in programına bağlanıyor, burada da ayşenur yazıcı ve tüm seyirciler, dramının dozu artan ve bu sebeple tasdiklenen gerçeklik karşısında aslında gülünmemesi gerektiğini düşünüyor. ama yine de gülüyor. tabi sonra ayşenur hanım "ayyy canım yaaa" diye kendi iç çelişkisini bastırıyor. ancak seyirci bir süre sonra gene kahkahalarla gülmeye devam ediyor.
- ve bir gün, bütün olayın tamamen eğlenmek isteyen bir insanın kurgusu olduğunu öğreniyoruz. ne o içten atılan kahkahalar kalıyor, ne de ayşenur hanımın pişmanlığının anlamı. artık sadece gülüp geçiyoruz. ve kendi halinde birinin sıradan bir eğlence anlayışının yarattığı içsel dalgalanmalar, insanı hayrete düşürüyor. evet bu kadar basit demek.