mağazalardan artık eli boş, gözü yaşlı ayrılmaktan bıktım. hayır yani hangi elbiseyi denemek istesem hevesim kursağımda kalıyor. kabinde yaşadığım duygu dolu anların haddi hesabı yok.
niye beğendiğim tüm ıvır zıvırlar 38 beden olmak zorunda? neymiş efem o kıyafetler standart bedenmiş, bi büyük bedeni yokmuşmuş.. bizde genç kızız bizimde heveslerimiz, hayallerimiz var lan. ayrımcı zihniyetin ürünü hep bunlar. şu satırları yazarkene bile kelimeler boğazımda düğümlendi. kendimi de öyle şartlandırmışım ki mağazaya girer girmez tezgahtara kıyafetin daha büyük bedeni var mı diye soruyorum ilk. ve buna rağmen o elbiseleri deneme şevkimi hiçbişey kıramıyo. kabinde debeleniyorum öyle ha oldu ha olacak diye. üstten deniyorum alttan deniyorum, karnımı içeri çekiyorum.. mücadeleyi severim, kan ter içinde kalsamda yine de giyiyorum. ha oluyo mu? yok olmuyo tabii. sonra kabindeki aynaya bakıp içine sığmadığımı görünce bi çırpıda parçalamak istiyorum üzerimdeki şeyleri. sinirden değil tabi. çıkartması giymesinden daha zor be. güreşmiş kadar oluyorum yani. bi çıkıyorum kabinden surat kıpkırmızı, gözlerim dolmuş ağladım ağlıcam nerdeyse. ama verilen cevap şu her zaman;
- yok ya sevmedim ben bunu..
- şunun rengine baksana hem ı ıh açmaz bu beni.
- kalıbı küçük galiba ya olmadı bu bana..
edit: 0 beden kızlarınki can da bizimki patlıcan mı ?
edit2: üzülüyom valla ciddi ciddi artık.