yine bir cuma öğleden sonrası. kapının çalışıyla uyandım. uzaklardan bir dosttu gelen. sıcak künefesiyle gelmişti hem de. içine yüreciğinin de sıcaklığını katarak.
çok seviyorum ben onun ela gözlerini, sarı saçlarını ama en çok da dostluğunu, hesapsız ve çıkarsız olan... günün ilk kahvesini içtik onunla. güneş var ama evin ters tarafına kalıyor ışıkları. zaten bu evde biz hariç her şey ters ya.
köpeğim fanın başından ayrılmıyor. ateşe düşecek pervane misali. sonra da birden hapşırıveriyor. boğazı kuruduğu için.
anlık huzur, her şey anlık artık. öğrendim.
okulların açılmasına da iki gün kaldı. ama yaşantımı değiştirmeye niyetim yok. kendi işimi kendim görmeyi hala çok seviyorum. mutfakta yemek yapmayı. evin içinde koşturuyoruz köpeğimizle bazen.
sık sık müzik dinliyorum uyurken. ama özellikle matallicayı kendime saklıyorum. tek kendi kulaklarıma.
bazen de kitap okuyorum koltuğuma yaslanıp.
oyunun gelişme bölümü bu dostlar. oldukça uzun sürecek gibi. zaten kısa ilişkilerin adamı değilim ben. sadakat ve vefanın adamıyım. sabrın adamıyım en hasından.
ama güzel olan bir şey daha var ki; size sabreden, size sadık birilerinin olması. hak ettiğim yer daha da güzel olacak biliyorum.
ucuz et değilmişim, suyum da bulanık değilmiş, anladım artık.
bana ucuz et ve bulanık su muamelesi yapanlar, yaşadıklarından öğrenmişlerdir belki; ucuz et ve bulanık su nasıl olur?
sen! ey beni karşılıksız seven sevgili.
allah senden razı olsun. sadece beni karşılıksız sevdiğin için.
merak etme. kimsenin canını yakmadığım gibi senin de canını yakmayacağım.
ben başkasını severken senle olamam beni karşılıksız seven insan.
ben hala bana ihanet eden o hayvana aşığım.
evlilik isteme benden. benden bir müddet hiçbir şey isteme. bırak biraz sükuneti dinleyeyim. öyle çok özlemişim ki...