galatasaray'ın son 3 senedir transfer stratejisidir. doğruluğu, yanlışlığı tartışılır. zira bu isimleri (dos santos hariç) düşüşe geçmeden almak kolay değil.
örneklendirelim;
abdul kader keita: lille'den lyon'a 17 milyon euro'ya transfer olduktan sonra lyon'da fena sıçtı. özellikle ikinci sezonda oynadığı yirmi küsur maçta sıfır gol sıfır asist yaptı ve sonrasında apar topar galatasaray'a gönderildi.
harry kewell: liverpool'a transferinden sonra sakatlıklardan başını kurtaramadı kewell. öyle ki, galatasaray'a gelmeden önce liverpool'da son iki sezon toplam 650 dakika futbol oynadı. (galatasaray'da da bu sezonu neredeyse kapadı)
joao alves de assis silva: cska'dan city'ye geldiğinde 24 milyon euro bonservis ödemişti ingilizler. ancak beklenen verim sağlanamadı jo'dan. ne city'de, ne de everton'da tutunabildi. bu sezonun ilk yarısında everton'da forma şansı bulamamasının yanında, takımda sorun çıkartması sebebiyle devre arasında everton'dan kovularak city'ye geri gönderildi.
giovani dos santos: barcelona'nın bojan ile birlikte altın çocuk adaylarından biri. kariyerinde sahip olduğu en üst düzey sıfat budur dos santos'un. çıkışı da düşüşü de çok genç yaşta yaşadı. katalunya'da üzerine ne kadar titrendiyse de bir bok olmayacağı anlaşıldıktan sonra önce tottenham'a transfer oldu. orada da tutunamayınca ikinci lig ekibi ipswich town'a kiralandı. bu sezonun ilk yarısında toplam 13 dakika futbol oynadı.
milan baros: liverpool'a transfer olarak kariyerinin zirvesine çıktıktan sonra yine iyi bir transfer ile aston villa'ya transfer oldu. fakat sonrasında önce lyon'a gitti, oradan da portsmouth'a kiralandı, bu takımların hiçbirinde de tutunamadı. villa, lyon ve portsmouth arasında savrulduğu son 2 sezonda takımları ile çıktığı 62 maçta sadece 9 gol atabildi.
en son schalke'den kovularak gelen lincoln'ü de eklersek, savımızı destekleyecek yeterli sayıda örneğe ulaşmış oluruz sanırım.