istediğim halde gidemiyorum ben bu zirveye.
evet bildiğin gidemiyorum. her şeyi göze almıştım oysaki, 1 saatliğine de olsa gidecek ortamdaki sözlük yazarlarının burnundan getirecektim. zirveye geldiklerine öyle pişman edecektim, öyle pişman edecektim kiii.. zirve yerini benden önce terketmek zorunda kalacaklardı. benim de gözüm geride, aklım yazarlarda kalmayacaktı. planımı yapmış, hazırlığımı tamamlamıştım.
bayram arefesindeki çocuklar gibi heyecanla dolup taşıyordum, en sevdiğim papuçlarımı, bayramlık tadındaki kıyafetlerimi başucuma koymuştum. ama herzamanki gibi atladığım, unuttuğum, es geçtiğim, aklımdan çıkan birşey vardı.
ben griptim. bildiğimiz grip ama. kuş, domuz, tavuk, kıl, tüy gribi değil. akla ilk gelen haliyle grip. belki de nezle. aynı şeyi mi temsil ediyorlar bilmiyorum. bildiğim tek şey, hasta olduğumdu.
ayy inanır mısınız, burnum dahi akıyordu! ne kadar saçma ama değil mi? sana aylar öncesinden şu günde şu saatte zirve yapıyoruz diye haber etsinler, zirve gününe kadar kendilerini paralasınlar sen son gün hasta ol. üstelikte grip. burnun aksın böyle şıp şıp. ayy olacak iş mi bu dedim? dalga geçer gibi. insan hiç mi dikkat etmez kendine en azından zirvenin hatrı için yauuvv. sonra ne halin varsa gör yine. sizleri kendimden, kendimi zirveden mahrum bıraktığım için asla affetmicem dayanıksız bünyemi. her sene bugünü hatırlayarak gözyaşı dökeceğim. allah kimseyi say you miss me gibi yapmasın. amin.
hıı bu arada, o kadar dua ettim hava bozsun, fırtına çıksın, şimşekler çaksın falan diye ama nafile.. güneş bile açtı yaa, hep varya hep bana gıcıklık olsun diye. kendime iyi bakmadım yaaa dikkat etmeyip üşüttüm yaaa rabbim cezalandırıyo beni. ohh olsun ama bana. allah daha beter yapsın beni. çatır çatır çatlatsın kıskançlıktan.
kulaklarımdan sözlüğe çivileyin beni. valla bak çok ciddiyim.