zordur, çok zordur. el ele sevgililer gördüğünüzde bazen içiniz gider, tek başına keyif yaptığınızda, o şimdi ne yapıyordur acaba dedirtir, mesafelerin artmasıyla orantılı olarak görüşme sıklığının düşmesi canınızı sıkar, çoğu güzel aktiviteyi onun geleceği zamana planlarsınız, gelmediği zaman * tatlı bile olsa sitem edip canını sıkmak istemezsiniz, birbirini öpen aşıklar çoğu zaman sinirinizi bozar ve acilen sevdiceğinizi yanınızda istersiniz...
bir de kavgaları, tartışmaları vardır ki; her ilişkinin tuzu biberidir ama mesafeler yüzünden telefona mahkum insanların en bitmez çilesidir. çünkü karşı tarafın elinde sadece sesiniz vardır ve ancak ondan anlam çıkarabilmektedir. bi anlık sinirle ağızdan çıkan cümleler aynı sertlikle karşılığını bulur. canınızı çok acıtır. yanında olsanız o tartışma bu kadar yaralamaz, gözünün içine bakmakla bile çözülür bazen tüm sorunlar ama uzaksınız ya, sesiniz çözmeye yetmez...
herşeyi onun geldiği 3 gün de hızlıca yaşarsınız ve ona doyamadan, daha geldiğini bile anlamadan arkasından el sallarken bulursunuz kendinizi, bir de seni çok seviyorum dersiniz * ama yine de güzeldir; sıcacık bir yüreğe sahip olmak, uzakta bile olsa da...