doğrudur yanlıştır. ancak olay şu ki; hiç kimse doktorluğu en zor veya dünyanın en önemli mesleği gibi göstererek haklı çıkmaya çalışmasın. ben öğretmen değilim ancak şunu söyleyebilirim; en ağır sorumluluk sınıf öğretmenlerindedir. biraz düşünün anlarsınız.
her neyse; çocukluğumda hastane trafiğini çok yaşamışımdır. ben fakir doktor, yaz tatili yapamayan doktor görmedim. ilaç mümessilleriyle olan ilişkileri ayrı bir mevzu zaten. 10' dan önce 15' ten sonra hastanede doktor da görmedim. ama yıllardır iki yakasını bir araya getiremeyen, şehir dışına çıkmamış milyonlarca devlet memuru gördüm. türkiye şartları bu. hala bu ne bencilliktir. ağır şartlar ve az ücretse; al sana maden işçileri. mevzu insan hayatıysa, al sana insan hayatı. yani vahşi kapitalizmin tek kurbanı sen misin?
elbette sağlık sisteminin altyapısızlığı büyük sorundur. ancak doktorların da bunu rant haline getirmesi daha vahimdir. ne çabuk unutuldu büyük sağlık skandalları? doktorun kötüsü tehlikelidir ancak tüccarı faciadır. tüccar doktoru; mümkünse hiç kimse, hiç bir gerekçeyle savunmasın. emektar doktoru savunsun. ben de savunurum. önemli olan emektir. emeğini ve doktorluğunu ortaya koyup aynı zamanda muayenehane açan doktorlara kimsenin lafı yok.
ayrıca ne demek doktorluk en önemli meslektir? düşün bakalım; taksici olmasa, tırcı olmasa, itfaiyeci olmasa, bakkal olmasa, ayakkabıcı olmasa diye devam eder. emeğin az önemlisi, çok önemlisi mi vardır?
zorunlu hizmet olmasınmış. doğudakiler insan değildi zaten. düşün bakalım, kim gider zorunlu olmasa oralara? evet, asıl sorun doğu batı arası uçurumdur, izlenen politikalardır vs. ancak durum bu. sen gitmezsen, o gitmezse, tek suçu az gelişmiş şehirde doğmak olan milyonlarca insan gripten ölecek. elbette istanbul' dan kalkıp, şırnak' ın uç köyüne uyum sağlamak kolay değil ancak biraz gerçekçi olun. biraz içinizde insana dair unsurlar barındırın artık.