askerdeyken, bizzat kendi tarafımdan bir rütbeli subaya sorulmuş sorudur. üstelik kendisi bildiğiniz harp akademisi mezunu, milliyetçi, zıpkın gibi bir askerdi. aldığım cevap, israil kazanır derken bir yandan da sigara dumanını yukarıya doğru üfleyen bir subay cevabıydı. şaşırsam mı, itiraz mı etsem ne yapsam bilememiştim. 5 milyonluk israil, nasıl olur da bizi yener derken, aselsan'da mühendis olarak çalışan 2 devrem girdiler araya. meğerse bizim f-16'larımızın konum ve saldırı chipsetlerini dış mihraklar tasarlıyormuş. hatta sırf bu yüzden aselsan yeni chipset geliştiriyormuş ancak bir türlü nihai sonuca varamıyormuş, bir şekilde engelleniyorlarmış. olası bir amerika ile veya amerika'nın dostu bir ülkeyle savaşta, inaktif duruma getirip bizim uçaklarımızı kör uçuşa mahkum bırakabilirmiş. yani dost radardan ziyade, zifiri karanlık hiç bir halt görmediği ki böylece kendi kendimizi dahi vurabilirmişiz olası bir hava çatışması esnasında. bildiğim tek bir savaş kuralı vardır, o da ne kadar denizde veya havada sağlam olursanız olun, karada bot basmadıkça, savaş kazanamazsınız. bu savaş elbet bir gün olacak, çok şehit vermiş olsak da biz tarihi binlerce kere yenmişiz, kaç komutana hakkımızda özlü sözler söyletip kaç komutanı hayran bırakmışız, bu lanetli milleti de yener tel aviv'de istiklal marşını söyleriz, söyletiriz ulan.