unuttum dersin, gülersin, belki yeniden aşık olurum dersin özetle yaşamaya başlarsın. günün birinde arar seni. güzel ama eskimiş günlerden söz eder. hani burnunun direği sızlar diye bir tabir vardır ya durum tam olarak o dur işte. sızlar. için acır. özlemiş dersin, inanırsın...
alışmıcam kimseye, özlemicem kimseyi diye kendine verdiğin o sözlerin hepsini birer birer unutursun.
alışmak için ayların yılların gerekmediğini bir kez daha öğretmiştir eski sevgili.
aylardır bakmadığın fotoğrafları hatırlarsın birden.eski sevgili yüzümü unuttun mu diye sormuştur çünkü. nasıl unutulursa... bakarsın fotoğraflara. zaten ezbere bildiğin yüzü uzun uzun bir daha kaydedersin hafızana.
onu ilk gördüğün anı anlattırır. tekrar tekrar dinlemiştir oysa o hikayeyi. olsun der bir kez daha anlatırsın. tüm ayrıntılarıyla.. özlendiğine daha çok inanmaya başlarsın. hatta değiştiğini düşünürsün o umursamaz adamın.
saat 03:46 olmuştur. artık uyuyalım mı diye sorarsın. meğer ne kadar özlenmiştir bu soru...uyuyalım dersin. kapatırsın telefonu... ertesi güne onunla uyanacağını düşünmekten uyuyamazsın.
aylar önce seni havalardan alıp yere çakan adam yine seni havalara uçurmuştur. tek bi cümlesi kafidir çünkü...
ertesi gün ne mi olur? hiç... evet sadece hiç...
neden canımı acıtırsın durup dururken? neden herşeyi unuttum, hayatıma devam edicem artık dediğim zamanda hatırlatırsın kendini? sonra neden geldiğin gibi gidersin? çok mu zordur beni sevmek ya da sonsuza dek çekip gitmek?
neden kanasın yaralarım sen mutluyken ya da sen eğlenirken neden benim gözyaşlarım aksın durmaksızın?
ben senin için eski sevgili olurken neden eski sevgilim olmana izin vermezsin? herkes gibi eski sevgiliyi özlemeyi neden çok görürsün bana?
mesela neden eskimezsin???
tüm bu sorularımın cavapları olabilse keşke. keşke soracak cesaretim ve verecek cevapların olsa.