ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri
    1805.
  1. bir kalp çiziyorsun kırmızı kaleminle. kan içinde yok olan, yaralar içinde boğulan, sana feda edilmiş bir kalp. yorgunluğumun peşinden koşup, sıcak nefesini ensemde hissettiren duygular hızlandı damarlarımda. yıldırımların şakaklarıma yağdığı, ciğerlerime dolamayan nefesimi sıkıştırdığı, bir pencere kenarında ağlamaklı olduğum, cadde ışıklarıyla ısındığım bir sürecin ortaları.

    en vazgeçmiş anlarımda tutuyorsun yakamdan. tövbelerin kaçıncı defa çiğnenebileceğini seninle öğrendim. sonsuz yolları yürüyorum adım adım. şarkılar birer birer adını haykırıyor sessizliğinde gecenin. koridorların karanlığından geçerken ismini haykırıyor kulaklarımı çınlatan duvarlar. bir ayna var yolun sonunda ve gözlerim görünüyor yaşlar dökerken. bitmeyecek gibi son verişler, yok oluşlar. tozlanıp kuru bir öksürüğe yar olacak sayfalara yazıyorsun adımı sensizliğin alışkanlığa dönüşmesini beklediğin günler dahilinde.

    bir anahtar var elimde, sana uzatıyorum. kalbimin kilidini açtığında sana akıyor bütün yıldızlar. bütün bulutlar sana siper oluyor ve güneş her doğduğunda gölgende kalıyor güzelliğinle. zirvelere yağan kar, yokluğundan çok titretiyor zayıf düşmüş bedenimi. teninin kokusu canlanıyor anılarımda git dediğin anda. sarsılıyorum, saçmalayamıyorum bile gidişinde. canım yanıyor hatıralar seni söyledikçe.

    dostuma soruyorum güneş tekrar doğacak mı diye. doğar diyor, aldırma. ben korkuyorum yeniden doğmamasından günün. gözlerine tekrar bakıp, ruhuna karıştığımı hissedip, tenine dokunamamaktan korkuyorum. bu seferki git deyişinde içinden gelen sesle kulak vermiş olma ihtimalin döküyor gözlerimden yaşları. sana tek bir cümle dökebiliyorum paragraflarımın arasında kaybolmuş hayatımdan;

    gitme.

    yalvarırım gitme.
    6 ...