belki birgün özlersin, başkaları bakarken sana, bir küçük tebessüm beni hatırlatır belki, anımsarsın yüzünde dolaşan ellerimi. belki birgün yanından geçtiğinde mor bir sokak kapısının (imkansız mı? belki, ama yine de...) içindeki o hiç bakamadığın pencere aydınlanır, bakmak istersin yüzüme, hani olur ya birgün, girdiğinde bir odadan içeri, duyarsın sıcaklığını tenimin, dokunduğun an susarsın çaresizliğime, ya da belki birgün adımladığında kalabalık cadde sokaklarını, benim bastığım bir yere denk gelir ayak izin, bilmeden geçer gidersin üstünden iki kişilik çamur birikintisinin... belki sen, ve belki ben, belki birgün bir yerlerde yeniden, konuşuruz tüm sustuklarımıza, başka zamanlarda başka şehirlerde başka kadınlar ve başka adamlarla yürürken, belli etmeden...