- not defteri kullanma alışkanlığı olmayan bi kimsenin ''ne yazıyon ki ona'' diye çıkışına ''senden öğrendiklerimi yazıyom ama daha bi dalını bile doldurabilmiş değilim'' dememek lazım.
- gereksiz yerde tutuma giden adamlar arasında başı, tıraş olduğu permatiği atmayarak etek ve koltuk altı içinde kullanıma hazır olarak bekleten adam çeker gibi gibi.
- elinin ayasıyla yada küçük pıt pıt yumruklarla omuzdan itip gardını alanın veya yüze ramak kala frenlediği genç kız yumrukları sallayanın, nefesini kesecek dozda midesine yediği yumrukla karşılık bulması halinde ağzından pıt pıt, kesik kesik çıkan ''elinin ayarını s.kiim senin emi elinin ayarını'' lafının bi önemi yoktur. sende rahat dur a.q. bok gibi de gard alırsan gard diye geçiriverirler adama işte öyle. Mal.
- ''yeni hattım bu'' diye mesaj atan arkadaş neyse de ''yeni mesenem bu'' diye mail atan arkadaş, mail adreslerinde ki ''kime'' kısmındaki msn adreslerinin arasında, (toplu gönderiler için söylüyorum) birbirlerini tanımayan ama erkek olanlarının bi adım atarak, kız mesenesi olduğunu düşündüğü adresleri de senin yeni meseneninle beraber eklemeye çalıştıklarını, sana attığım bu ilk maille hatırlatmak isterim.
- top dondurma vermek için kullanılan zamazingoda pek değilde daha düz bi formda, görünümde olan zamazingonun kullanımı sırasında, kornet ekseri saman külahına alınan dondurmaya destek veren, beyaz kirli önlüklü, kenar mahalle pastanesi tezgahtarı adamın başparmağının, siyah lekeli başparmağındaki tırnağının, dondurmaya asıl tadı verdiğini, dondurmanın o pastaneye gelene kadar ki süre içerisinde içine nufüz edenleri bi kenara bırakarak, muaf tutarak söylemek isterim.
- yanında içecekle pekala iyi gidecek olan bi siparişin ardından ''içecek olarak ne alırdınız?'' diye soran garsona, hiç bi şey içesin olmamasına rağmen, nazarında, o an için gereksiz yere ''parası çıkışmayan adam'' olarak değerlendirilmek düşüncesi ağır bastığında, kola, ayran demekten geri durup bi su dememizin altında ''zaten her halükarda suya ihtiyaç duyucam ama yani kola öyle diil ki, hem aldığım suyu bulunduğum süre içerinde içmesen de yanımda götürebilirim, kim ne diyebilir a.q. şimdi kutu kola alsam zaten içesim yok bi kaç fırt çekçem içemicem, eee sonra, ziyan olmasın diye onunla mı çıkıcam dışarı ayran da hakeza öyle, belirtmek isterim'' düşüncesi yatıyor gibime geliyor. ama paket siparişte sorun yok, babalar gibi ''almıyorum ulan al-mı-yo-rum, alsam söylerim s.kitoşlar, niye unutayım alacağım içeceği ha niye, ama bi 'ketçap mayonez olsun mu abi?'' demek yok di mi şark kurnazları yok di mi?'' iç sese eşzamanlı ''yok sağol'' derken ''kuru kuru pek zanmıyorum helbet daha önceden alınmış litrelik yada ne billim fazladan bi kutu kola, ayranı zaten vardır'' yaklaşımını, karşıt iç ses olarak ilgili kişide uyandırmak var gibime geliyor.
- ne üçün olduğunun bi önemi yok, camdan cama laf dalaşı yapan kadınlardan bi tanesinin son sözü ben söylerim demeye getirdiği dalaşdaşından önce camı öfkeyle kapatmasına hasta olduğum gibi halen camda olanla sese çıkan başka bi camda olanın durum değerlendirmesine gitmelerine de hastayım. (valla bende sese çıktım)
- bozuk zilini tamir ettirmeyen komşuya gelen misafirin ''biri açar helbet eşşek değiller ya'' düşüncesiyle kapı açılana kadar gelişigüzel zillere bastığını kendi çalan zilimin dışında diğer binalardan da gelen zillerle idrak ettiğimde oralı olmam. hem zil mi kaldı a.q. baktın ki ziline basıyon açan yok, çağrı at, 'kapıdayız/kapıdayım, nerdesin, ağaç olduk' mesajı at falan filan ama sonrasında bi 'kusura bakmayın' la geçiştirdiğin eşşeklikle anılma eşşek.
- okuldan döndüğünde evde olmayan, kafasında, şimdi çıkış saati, okuldan dönmek üzeredir kesinkes bilgisi olan annesinin, hangi komşuda olabileceğini kestirmekte zorluk çekmeyen çocuk, alengirli bi durumda ise sadece anahtarın kime bırakabileceğini kestirmekte de zorluk çekmesini beklemek yanlış olur.
- incelikli davranıp kiramen katibin meleklerine iş düşmesin diye sevap ve günahlarımı kendim not ediyordum ki sağ omuz meleğimi istemeden de olsa yormuş olabileceğimi farkettim.
- sözün bittiği yer aynı zamanda sözün de bittiği yerdir!
- kendisinden sonra merdiveni kullanacak kimsenin kalmadığını düşünen bi ergen, yüreyen merdivenin stop tuşuna bastığında arkasında beni görünce saniyesinde - artık sivilcelerden tarlaya dönmüş - kırmızıya galebe çalan yüzüne, on-onbeş merdiven kadar çıkmış ''kim bastı tuşa yine ha kim bastı'' diye ('yine' kelimesine dikkat, daha önceden de karşılaşmışlık olsa gerek) küçük çaplı bi vaveyla koparan adamla başını bağlıyayım da sen gör demeye getirdiğim ''söylim mi lan seni şimdi ha velet'' bakışlarımı bi ok gibi gönderdiğimde merhamet et gülümsemesi ile mukabele edince, ben kalender meşrebim hesabı, normal merdivenlerden ver ettim kendimi yoluma. bi dahikine s.kertirim ama.
- kendi telefonunun çalan melodisini sankit bilmiyomuş gibi bulunduğu ortamda kulağa çalınan çalan telefon sesi duyduğunda, normalinde de ekranını parmağıyla zırt pırt yaladığı telefonuna, acep bana mı diyerekten göz atan arkadaş, hiç şimdi benimki ile aynı melodiydi bi kereme, çalan telefonla benim kurcalama saatim denk geldiydiye falan sığınma, belli ki ya telefonun janti, sağa sola gösterme hevesindesin ya da sen de gereksiz bi denyoluk var ki benim kanaatim, telefonunun forsunu gösterme merakının da denyoluktan ileri gelebileceği yönündedir.
- imam adnan sokak'tan istiklal'e çıkıyorum. önümde de orta yaşın üzerinde iki adam abartılı bi şekilde konuşa konuşa yol alıyolar. biri diğerine buralarda bi sokağa tecavüz sokağı diyolarmış deyince sağdan biraz daha hızlanıp, artık g.tüm mü kaşındı nedir, bahsettiğin sokak burası abi diyorum. gülümseyerek, 'burası mı?' diyo, konuyu gündemlerine taşıyan. işi abartıp ''dikkat edin kesmesinler g.tünüzü, kan alırlar acımazlar valla, göz açıp kapayıncaya kadar s.ker atarlar adamı burda'', canına susayan adam şakasını, aklı başında bi adam olarak bi kenara bırakıp, ''evet abi burası hakketten bak bunlarda yara izim'' de demiyerek ''evet bu sokak abi hakketten '' diyorum. allahtan, hazır madem burasıymış hakkını verelim yerin diyerekten girişmedikleri için, akıldan geçirmiş olabilirler, belli ki onlar da akıllı, imam adnan'a dua ederek kalabalığa karışıyorum.
- arabanın altına kaçan topu almak için, arabanın altına, yatarak müdahale hesabı, kayarak yatan çocuğun, tekmüklediği topun bulunduğu yerde daha da sıkıştığını gördüğünde, hırsla daha da tekmükmesi sırasında, topun sahibi olan çocuğun, burnundan soluyan çocuğu kolundan tutarak ''patlatcan ya lan p.ç patlatcan yaa, tersten vuralım bi de tersten'' diyerek geri çekmesi ile kendine ancak gelebildiğini biliyor muydunuz? (- mikasa lan bu nasıl patlasın, biraz daha vursam çıkıyodu zaten)
- örnekse, 3 kızı bir oğlu vardı ya da üç kızı 1 oğlu vardı diye yazmaktansa, 3 kızı 1 oğlu vardı ya da üç kızı bir oğlu vardı diye yazalım. fıttiriiciim yoksa!
- hamamlı trene binen terlemekten korkmaz!
- işte, neyse artık, bi kaç kilo aldığın, diyelim ki domatesin, barkodu poşetine yapıştırıldıktan sonra tartının üzerinde sıfırlanıp üzerine sayıca dört beş tane aldığın başka bi, diyelim ki hıyarında eklenmesi ile ortak poşette çift barkodla verilmesinin hastasıyım. varsın domatlar ezilsin.
- namaza durulduğunda, babası ile (saf saf) saf tutan, oya işlemeli dantelli beyaz takkeli ''küçük imam''ın, yanında saf tutarken, hali hazırda halının bi kenarına sabitlediğin kafana alttan yukarı baktığında, namaza durmuş olmana rağmen namaza kafayı verememekten müzdarip her bünye gibi halılardaki şekilleri bişeye benzetmeleri bi kenara bırakıp yüz yüze gelindiğinde aklıma gelen ''ne bakıyon ya.raam'' (yarrağımın neresine nokta konur ki?!) beni kötü bi insan yapar mı? sankit çokta hakkını veriyomuşum gibi, namazımı bozar mı? diye ''büyük imam''a kürsüde vaaz verirken, araya, sözü balla kesip sormak istiyorum ama henüz cüppeli ahmet hoca'yı kürsüsünde canlı dinleyebilmiş değilim. (sabırlıyımdır)
- kalemtıraşın vidalı jiletini toka ucuyla söküp jiletini bi maket pıçaamışcasına kullanmamış olanlarınız beri gelsin hele.
- erkekler için söylüyorum, oturduğun yerde, bacağındaki uyluk kemiğinin etli kısmına, kendi çocuğunu, küçük kardeşini, yeğenini, ya da neyse artık, yer darlığından veya çocuğun sevgisinden ötürü oturtmak tarih mi oldu ne! bana tarih oldu gibime geliyo. çok sık, son zamanlarda kimsenin, kucak diim artık oraya, kucağına oturmuyorum ondan mı acep. ehe heh. tacizlerin, gün yüzüne bi haylice çıkan çocuk istismarı haberlerinin etkisi vardır mıdır? bilemiyorum orasını tabii. amma velakin şimdiki çocuklar, kucağa s.ksen mi gelmiyolar yoksa yetişkinler, kucağına alanlar kendilerinde mi şüphe duyuyolar bilmiyorum ve de ben bu resmi neredeyse artıkın hiç görmüyorum. hiç. ühü ühü.
- 2010'u analı babalı büyütür inşallah! allah.