görevden istifasını duyunca, yazılarına da son vereceğini sanıp "derin üzüntü"lere gark olmama yol açmış zat.
bir an düşündüm, yoksa artık şömine başındaki anılarını öğrenemeyecek miydik?
paris'te nasıl olurdu kıyaslamalarını?
elindeki şarap kadehi lie yaptığı sezen aksu dinlemelerindeki düşünce akışlarını?
devamlı "halktan birisi olarak yazıyorum" belirteçlerini göremeyecek miydik?
bu ne demekti!
neyse ki yokmuş öyle bir "tehlike". yine yazarlığa devam edecekmiş..
türkiye onsuzluğa hazır değildi zaten, olmazdı böyle bir şey (!)..
her zamanki gibi "yerinde" kararını görmemle de ayrıca rahatlatmıştır..
..
o değil de "that was a good life" dediğini son cümlesinde duydum ya, "işte! işte ertuğrul özkök!" de dedim. sağolsun.. **