Yaşadığımın farkına vardığım günden beri hayatta kalmak için mücadele ettiğine şahit olduğumdur.
Yatağından kalkamasa da yattığı yerden bile arkam sağlam hissini, bana o güveni verendir.
Sabırtaşıdır.
Acınasıdır.
Güçsüzdür.
Ama babadır. Yinede güven verir.
Her gün ölüme bir adım daha attığını görürsün. Annenle gözgöze gelirsin.
Gülümsersin. Güçlü olman gerekir. Herkes ağlarken biri onların gözyaşını silmelidir. Ve o sen olmalısındır.
Bir espriyle ortamı yumuşatayım dersiniz.
Aaaa bak rahmetli bilmemkimin hastalığından baba. Nee iyi adamdı gurur duymalısın onunla aynı hastalığı paylaştığından.
Kimse gülmez.
Sende yüzündeki o aptal ifadeyi silersin mecbur.
Boğazına düğümlenen şeyi yutarsın, gözlerinden aktı akacak olan yaşlara kızarsın engellersin.
Sonra çıkarsın odadan bir bahaneyle.
Odana gider kapıyı kilitlersin.
Sonra başlarsın anıra anıra ağlamaya.
Bunları yaşatandır baba.
Güçtür baba. Sen güçlü olmalısındır. Çünkü baban güçsüzdür.
Hayatının en acı veren anını yaşatabilir bir baba kızına.
En mutlu anını da.
Böyle birşeydir baba.
Bir vardır bir yoktur. Bu yüzden kıymeti bilinesidir.
Ve Evde yatalak ölüm döşeğinde bir baba varsa mutlaka sık sık ölüm şakaları yapılmalı ölüme, bu fikre alışılmalıdır.
Arkanda bir güç aramama kendi ayakları üzerinde durabilmeyi sağlamadır.
Bir kız çocuğu için baba aslında çok başka bir şeydir.
Ama benim için budur.