bülent arınç a suikast planlayan ergenekoncular

entry106 galeri
    89.
  1. tsk'nın açıklamasına dikkat ederseniz göreceksiniz ki; ne sürecin gidişatına etki edecek bir şeyler vardır burada, ne de kendi personelini koruyan bir ibare. bugünlerde kamuoyunu ilgilendiren bu denli hassa olaylarda tam anlamıyla objektiflik gösterebilen bir başka kurum daha göremiyorum nedense.

    bu ülkenin bakanı, iktidar partisinin üst düzey mensupları bile yürütülmekte olan bir soruşturma hakkında "kesin" ibareler kullanmışken, tsk'dan böyle bir açıklama gelmesi neden insanların farklı yorumlamasına yol açıyor, tam anlayamıyorum. anlayabildiğim kısmı ise, bu tür farklı ve suçlayıcı yorumlar yapan insanların, hiç bir zaman kamu sağlığını düşünmedikleri, "ne olursa olsun da tsk'ya zarar verelim" zihniyetiyle olaylara yaklaştıkları...

    medyada çıkan tsk ile ilgili her konuda, tsk'ya acımasızca yaklaşan bu insanlar, terör örgütü pkk'yı bile tsk'dan üstün tutuyor. sonra "neden böyle yapıyorsunuz?" diye sorduğumuzda, tsk'nın yıllardır bu ülkenin iliğini kuruttuğundan, derin devlet olduğundan, darbelerden falan bahsediyorlar. haklı oldukları kısımlar yok mu? elbette ki var. ama bu haklılık, tsk'yı, orduyu, acımasızca yerden yere vurup, bu oluşumun yok edilmesini, tasfiye edilmesini isteyebilecek kadar ileri gitmemizi gerektiren bir haklılık kesinlikle değil.

    tsk ne yaptı ki pkk'yı ona üstün tuttunuz? örneğin; çatışmada korudukları köyden mermi yedikleri için köyü taramalarına mı kızıyorsunuz? kendinizi orada çatışan bir askerin yerine koyun. köyü korumak için teröristlerle çatışıyorsunuz, fakat o da ne? koruduğunuz köy size elindeki tüm silahlarla*ateş açıyor. ne yapardınız?

    2002'den önce, hakim ve savcı alımı yapılırken devlet tarafından, bu, iki yılda bir olurdu ve her alımda 30-40 tane hakim/savcı alınırdı. ve bu sınavla olmazdı. akp iktidara geldikten sonra, hakim ve savcı alımı sınavla yapılmaya başlandı ve "her sene" "400-500" arası hakim ve savcı alınıyor yargı bünyesine. neden acaba???

    tsk'ya olan nefreti anlayabiliyorum. tsk elinde silah olan çok büyük bir güç. ve hepimiz, tsk'nın istediği saniyede bizi boyunduruğu altına alabileceğini biliyoruz. bunu örnekleriyle tarihte yaşadık zaten. bunu bilmek bazı arkadaşların içini kemiriyor. sanıyorlar ki, iktidar nereye giderse ordu da oraya gitmelidir. ordu hiç bir yere gitmez arkadaşlar. ordunun çizgisi bellidir ve bu çizgi 86 yıl önce bizzat atatürk tarafından çizilmiştir. aynı çizgi türkiye cumhuriyeti devleti için de çizilmiştir, fakat devlet bu çizgiyi koruyamamıştır. şu anda da bunun sıkıntısını çekiyoruz zaten. ordu, bu çizgiden ayrılmamakta ısrar ediyor ve ayrılmayacak da, her ne kadar içinden bazı ayrılıkçı tipler genelkurmay başkanlığı seviyesine kadar yükselmiş olsalar da. bu, bazı arkadaşların işine gelmiyorsa, onlar için üzgünüm.
    0 ...