der ve uzaklasir genc adam

entry326 galeri
    182.
  1. - yazının giriş parağrafında, yazının neredeyse tamamında geçeceğinin ipucunu veren, bi kaç kelimeden oluşan bi tamlamanın, tanımlamanın (isim soyisim kısaltmaları da olabülü) yanına parantez içinde kısaltmasını yazmakla beraber gelen sıradaki kısaltmaların hastasıyım haa!!. Ama daha yazının başında, yazının üstünde, yazı başlamadan kısaltma yada kısaltmaları koymanın veya yazının sonunda kısaltma ve yahut kısaltmalara yer vermenin öyle pek hastası değilim. amma velakin gördüğünüz gibi bi rahatsızlık var!
    - Bazı cevabı olmayan sorular yalnızca soru işaretine iş çıkarır!
    - 'ben de biliyorum ne var' iddiasını, pişkinliği ile ortada dolanan, bilen tarafa, atana yada ima edene 'şimdi görücez bakalım' edayla kilit bi kaç soru ile kapısına, bilen tarafından dayanıldığında, iddia sahibinin sorulara neredeyse izin vermeden santranç ustası gibi kapıyı alması ile pişkinliği kendi suratına alışını daha dün gördüm. Sıcak sıcak.
    - Bazı soruların sonundaki soru işaretine dünya kadar soru işareti eşlik etmelidir
    - Bahsi edilen konuya hakim birinin karşısında konuya dair gram malumatım olmasa bile kafadan beş-on dakika o konuya dair etli laf edebilirim desem işaret parmağınızı diğer elinizdeki naha tutar ve nahınıza binaen yada istinaden 'aç karnına sen hiç bundan yedin mi' der misiniz? Ben olsam elimi naha korkak alıştırmazdım.
    - Bazı soruların sonundaki soru işaretlerine gerek yoktur!
    - bi ara çalıştığım bi yerde, bana ait olan kahvemi, şekerimi, (agucu gucu) benden izinsiz gelip alan, kullanan, bana mısın demeyen, bunu da 'bak üzerinde nasıl hakimiyet kuruyorum'a yoran, falsoları yüzünden oluk oluk akan bi kardeş vardı. Lafı dolandırmadan, imaya gerek duymadan ''ulan yarrak''lı, ''al bunu al görüyon mu, al'' lı parmak destekli ifadelerle çıkışabilecekken, hani işyeridir yakışık kalmaz'dır, bi kaç defa olur ne var ki'dir, şekeri bilmem de en azından kahvedir hatrı neyin var'dır falan düşüncesiyle hareket ediyodum. lakin bu kardeş gel zaman git zaman eşşeğin am.na suyu galon galon kaçırmaya başladığında, sponsoru olmama ramak kala gibi, portakal orda kal klasikliği içerisinde 'du şu kardeşe bi sürpriz(?!) yapiim, bi hıyar aliim, bildiin hıyar, her zaman ki gibi çöplenmeye geldiği vakit, dadadadaaan' diye eline tutuşturim diyerekten aldığım hıyarı vermeyi, ne olduysa artık bi süre yallanmaya gelmediği için ertelemiştim. Biliyorum bi köpek alıştığı kapıyı çabuk terketmezdi. Öyle de olmuştu. Yine geldi, tuhaf ünlemler çıkararak yine kahvemi aldı falan ama bu sefer hıyarı, başka bi kardeşinde sanatsal yaklaşımıyla, hıyarın bi başını yarrağa benzetmekle, eline tutuşturduğumda, kendi hıyarlığı ortadan ikiye ayrılıp, çevreye o ana kadar benim yaydığım sözde hıyar kokusunu bi haylice bastırmıştırdı. Taa ki evlenip, izinden dönen kadar. Bu arada bi müddet gecikmeli de olsa, artık nerden öğrensiyse de (büyük ihtimal birine anlattı böyle böyle diye, o da lan deseydin ya kartvizit martvizit diye yumurtlamıştır) 'biri kartvizitini düşürmüş' hesabı, o an cevap verecek altyapısı olmayan her orta sınıf akıllısı gibi iğnelemeye çalışmıştı. The and her hal diye de, fazla s.klemeden savuşturmuştum. Neyse, ne diyodum, izinden döndü falan, kaldığı yerden devam eder gibi olmaya başladı hal ve hareketler, bunu destekleyen, işte yine, kahveden, şekerden otlanmalar falan derken ''e o kadar müsamaa etmişim, alim olmayanında rahatlıkla anlıyabileceği gibi hıyarı esasında eline verirken g.tüne sokmuşum ama g.t deliği alışkınmış meğerse'' idraki eşliğinde gayet net ve salakça ''kahvemi, şekeri mi alma, izin vermiyorum daha önce aldıklarını yerine bıraktın mı ki gelip alıyosun'' diyorum. Ha yine kahveyi, şekeri alıp içmedi mi? içti. Buraya kadar öyle aman aman bi sorun yok, alışıldık bi durum gibi ama şimdi ben o sırada evli hatta yeni evlenmiş bilgisini kullanarak aklıma pattadanak gelen ''o kadar kahvemi şekerimi paylaştım artık seninde bi ara bu günlerde üzerine titrediğin hem boşalma hem önem verme anlamında benimle paylaşabileceğin elbet bişşi vardır'' ı dillendirsem hatta bunu bi kaç kişinin de duyması için üst perdeden söylesem ne olurdu? ''şerefsiz, g.tveren sen nasıl böyle bi laf edersin'' le başlayan, tekmeler efenime söyliim yumruklar başrolleri paylaşmaz mıydı? paylaşırdı. Keza paylaşacağını bildiğim için ses etmedim. Bu süre içinde 'vermiyorum, yerine koymuş muydun ki?' ler aklında (orta sınıf aklı, lafta dolambaç istemez, yüzüne tükürük ister direk, kısmen de öyle yaptığım için) bu sefer yer edecek, olayı kahveye, şekere harcanan paraya indirgeyerek '' bi kahvenin lafını mı ediyodun, kaç para, kaç paraysa veriim a.q. '' hissiyatıyla, bana ahlak dersi vermeye çalışacağını bildiğimden daha doğrusu tahmin ettiğimden, ekseri de yanılmam, hazırlıklıyımda abicim. Çok geçmeden de bu kardeş 10 milyonla masamda bitiyor. 10 milyonu bana uzatırken, benim, hıyarı eline aldığında hissettiklerini, hissetmemi istiyor, beklentisi bu. Ama maalesef kardeş maalesef. i am sorry. Sadece hayatın küçük bi parçasını çekiştirmeme vesile olmuş oldun, o kadar. 10 milyonu mu ne yapmıştım. Sonra neler mi yaşanmıştı. Ehe eheh. Yeter hacı bu kadar...
    - Bazı soruların sonundaki soru işaretleri sorunun soruluğuna zarar verir!
    - poğaça, açma vs satışı yapan, döner, kokoreç vs satışı yapan kimi yerlerin tezgahtarları verdiğimiz siparişleri gereksiz iştahla paketlemeleri 'hemmeen hazır abicim' lerle 'başka bi arzunuz var mıydı'? larla desteklemeleri ki başka ne arzum olabilir a.q. olsa zati söylerdim. (- Ha unutmadan bi tane de peynirli sarı el bezi abicim.) 'bizde bekletme olmaz' demeye getirmeleri, tabi tüm bu artistikleri yaparken, seninle ilgilendiği sırada avucuna hapşırdığı elini, tükmükleyerek poşetin ağzını açtığı parmağını görmezden beklememizi beklemeleri falan filan..
    - Bazı soruların sonundaki soru işareti sorun işaretidir!
    - Kimi insanların, sözüm ona şeffaf yaşam tek alternatifmiş gibi, seni gördükleri kadarınla yada göstermeyi tercih ettiklerin kadarınla veya görmek istedikleri kadarınla, sınırlı kaldığını düşünmeleri, sınırlı düşünce kalıpları içerisinde yoğrulduklarına ucundan kıyısından hak versem de, asıl hak verdiğim, seni gördükleri, yakıştırdıkları yerin, göz var izan var, hakikatle yakından uzaktan alakası olmaması halinde altını doldurdukları kanıksanmış çiğlikleridir. (ne dedim lan ben şimdi)
    - Güreş müsabakalarında sporcuların isterlerse mayokini giyebileceklerini ilk açıklayan ülke hollanda'nın ilgili kurumu olur bana kalırsa...(?!)
    0 ...