ben bu yazıyı sana yazdım

entry31009 galeri
    1701.
  1. hayatım boyunca en çok üstüne düştüğüm ve hala zorlandığım şey anlamak. belki fazla düşünmekten oldu anlamak adına beynimin bu rahatsızlığı. biliyorsun son üç aydır onu iyileştirmek uğruna, tanımadığım, psikiyatr sıfatını taşıyan, orta yaşta, onun da hakkımda düşündüğü gibi psikolojik problemleri olan, sıska hatunun tavsiyesiyle alıyorum drajeleri. acı bir şey bu sevgilim. çok acı. sana anlayamazsın da diyemem, beni bir kez daha dinle de. gerçekten bu çok büyük haksızlık olur.

    unutmaya başladım tasalarımı, beynimi kurcalayan takıntılarımı. evet, bu tedaviyle birlikte rahatlamaya başladım. ancak bilemezdim ki her şeyi unutturacağını, bu kadar umursamaz bir kişiliğe bürüneceğimi ve bitkisel bir yaşama yol alacağımı. kredi kartlarımın borçlarını, son sınıf olmama rağmen devamsızlık sınırlarını zorladığımı, bayramda bile çeşitli nedenlerle ailemin yanına gitmeyerek herkesten kaçacağımı. bilemezdim sevgilim.

    yine son zamanlarda tanrı'dan da uzaklaştığımı hissediyorum. bazen ona dudak bükerek bana neden bu kadar duygu yüklediğini ve düşünceye ittiğini sormanın dışında bir şey de dilemiyorum eskisi gibi. öylesine akıp geçiyor işte zaman. akıyor ve ben yine kendimi oyalıyorum.

    baksana yine darmadağın oldu düşüncelerim. ne anlatıyorum, ne anlatmaya çalışıyorum ya da ben bu işten ne anlıyorum? bilmiyorum.

    bak ne çalıyor arkada, ajda pekkan. "Bir günah gibi gizledim seni, Kimse görmedi seninle beni, Ağlarken içim güldü gözlerim." seviyorum bu radyoyu. sen uyumadan önceki konuşmalaramızdan sonra hep slow türk'ü dinliyorum, sen beni belki çoğu zaman uyuyor sanarken, şimdiki gibi. bu da sana söylemediğim ayrıntılardan bir tanesi yeni farkediyorum. hani dün çıkıştım ya sana "yeter habire soruyorsun, naptın, napıyorsun! bıktım naptığımı düşünmekten ve bunu sana anlatmaya çalışmaktan, bir göz odamda zaman geçiriyorum." özür dilerim. sen telefonda bile olsa benimle biraz daha fazla zaman geçirebilmek , sesimi, soluğumu biraz daha duyabilmek adına uğraşırken söylediğim lafa bak. işte hep diyorum ya ben adam olmam.

    hani bi konuşmamızda geçti. "sana hissettirmeden ağladığım çok oldu" dedim. sen de "her seferinde bana da söyle". ağlıyorum be şimdi. ağlıyorum var mı? tartamadım yine ağırlaşan göz kapaklarımı, yine ıslattım yanaklarımı. yüzüm yok sevgilim artık, benimle alakalı karşılaştığımız her sorunda çeşitli bahaneler sunarak sorumluluklardan sıyrılmaya. gücüm de yok. yalnız bilmeni isterim ki, bugün çok özledim seni. elim telefona gitti defalarca, acaba duymadım mı, montumun cebinde mi kaldı, titreşimde miydi? işte bunun gibi sorular sordum gün boyunca koyverdiğim zamanda. neyse...

    durdum az önce, ekrana baktım. ne çok yazmışım. okumadım ama, harfleri kelimeleri gördüm. kayboldum içinde, daldım gittim. küçücük bölümünü akıttığım zehrin bütününü hayal ettim. yok be sevgilim, yok yok. yine karıştım. düşünmeli miyim, düşünmemeli miyim! ne yapmalıyım bilmiyorum. of bak yine ne diyorum. ben adam olmam. şimdi uzanıp koltuğa, biraz büzüşerek ne düşüneceğim kim bilir. ha soğuk falan değil evim merak etmeyesin. yalnızlığımdan büzüşüyorum bitanem, korkularımdan küçülüyorum...
    8 ...