geçen gün yine evlerimizin ortasında ki parkta otururken gördüm ya seni, işte o zaman (bkz: merve'yi sevmek) üzerine yazdığım yazıyı anlamasız buldum. neden mi? yazılar, sözler, düşünceler bir hiç çünkü sana karşı duygularımı yansıtan bir şey yok. uzun zamandır görmüyordum seni, ama gördükden sonra unutmak uzun zaman alıyor be sevdiğim. hayır biliyor musun o kadar kişiliksiz karektersiz, kendini bulamamış bir insansın? ama ben seni seviyorum yinede... aslında sevmek değil sanki bu.. ulaşamamak, bak sana ne diyorum: "sen benim adımı duyduğun zaman belki istemiyorsun ya? ama senin istediğin insan varya hani mesela; şu işi yapsın şurda okusun, mesleği şu olsun, şu kadar para kazansa iyi olur, standartları iyi olsun işte dediğin insan, hatırladın değil mi? işte ben o oldum, sen bilmiyorsun şimdi bunu; ama ben o oldum! "
karşına çıkmak için uğraşmıyorum, sen elbette bir gün karşıma çıkacaksın, senin hayatın ile benim hayatımın bir noktası var merak etme, işte o zaman seni görmeyeceğim bile, sana sadece normal bir insan muamelesi yapacağım, kimseden farkın kalmadı benim için. seni her ne kadar çok sevsem de şunu diyebiliyorum kendime lanet bak dinle: "ya ölene kadar sev beni ya da ölene kadar nefret et". beni gördüğün zaman içinde olan o kini düşün, dahada büyüyecek, o kadar büyüyecek ki kendinden korkacaksın; ama maalesef bana hiç birşey yapamacayacaksın çünkü ben o kadar büyüdüm ki bana ulaşman için benim sana izin vermem gerekecek.
seni "ölene kadar sevip, senden ölene kadar nefret edeceğim".