yeşil gözlerine odaklanarak, attığım her adımda düşündüğüm asil kadın,
yine dalmış gitmişim. kendime geldiğimde manga'nın evdeki ses şarkısı çalıyordu. ama öyle bir gitmişim ki yanına, şarkıyı idrak ettiğimde dahi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. şarkı ile göz yaşı arasındaki uyumsuzluk seni güldürmesin, ben bu aralar hep böyleyim...
tam 5 gün önce senin yanındaydım. çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla birlikte. her ne kadar alkol almamı istemesende; bir gün sonra birbirimizden uzun süre ayrı kalacağımız için, beni mutlu etmek adına eve rakı alıp geldiğin gün aklımda sürekli. en güzel yaptığın yemeklerle masayı donatmıştın hani, sırf bana eşlik edebilmek için aldığın şarabı doldurdun kadehine. ve şunu söyledin: "senin şerefe diye kaldırdığın kadehi görmezden gelmek olmaz." erkeğini gururlandıran kadın... bir erkek bundan daha fazla bir şey isteyebilir mi?
biraz önce eve gelirken rakı alsam mı diye düşündüm... bilirsin ben rakıyı sadece çok mutlu olduğumda içerim. kendi kendime sordum mutlu muyum diye, değilim ulan. senin uzağındayken değilim işte. almadım rakı falan. rakı bardağını havaya kaldırdığımda bir şarap kadehi değmeyecekti çünkü bardağa... gözlerime de dünyanın en güzel gülümsemesinin değmeyeceği gibi... yine anlamı olmayacaktı rakı içmenin, sensiz hiç bir şeyin anlamı olmadığı gibi...
şimdi seni öpemezken, koklayamazken ve senden uzaktayken, bir o kadar uzağım ata yadigarına. arka arkasına yaktığım sigaralarda arıyorum seni. resimlerine bakarak, sevdiğin şarkıları dinleyerek...