toplumsal ikiyüzlülüklerimizden birisi. birşeye "sözde" deyince onun olmayacağını, hatta hiç olmadığını düşünüyoruz. gerçeğin biraz başka türlü olması ise bizi pek ilgilendirmeyebiliyor. yüzüncüyıl gelmeden vazgeçmemiz gereken ikiyüzlülüklerimizden olduğu için şu sıralarda hepimizin beynini çok meşgul ediyor. eskiden de böylesi ikiyüzlülüklerimiz vardı ve kimini aşmayı başarmıştık.
ayrıca arşivleri açınca, tarih komisyonu kurunca 100 yıl önceki gerçeklerin ortaya dökülüvereceğini sanıyor çoğumuz. kendimizi aldatmayalım. 25 yıl önceki kürt isyanının nedenlerinde anlaşıyor muyuz? arada neler olduğundan, neler yaşandığından haberli miyiz gerçekten? çözüm yolunda anlaşıyor muyuz? kocaman bir hayır! o halde 100 yıl önceki olayların belgelerini bulup, soykırım olmadığını ispat etmek isteyenler ne olacak? bu olsaydı türkiye devleti şimdiye dek bunu çoktan yapmıştı, merak etmeyiniz. biz daha mürekkebi kurumamış dursun çiçek imzalı belge konusunda bile ikiye bölünmüş durumdayız. ne olduğu çok açıkça belli olan belgeyi bile bakkal amcaya yollanan not diye yutturmaya kalkanlarımız var. ilginç olan bu belgenin darbecilik belgesi olduğunu kabul etmeyenlerin neredeyse çoğu aynı zamanda ermeni soykırımı sözlerinin başına "sözde" yerleştirenlerdir. ama orada da saflar artık biraz değişmeye başladı. işte açılımlar bu yüzden oluyor, işte direnişler de bu nedenle çoğaldı.
mesele basit aslında, biraz vicdanımıza başvurmak, biraz cesaret ve biraz da kendimize güven.
barışa inananlar onu mutlaka elde ederler. öyle de olacak zaten. türkler, kürtler, ermeniler barışmanın bir yolunu bulacaklar. çünkü su çatlağını bulur.