diye soracağım. bi' de sanki çok iyi bir sigaraymış gibi yatmadan önce tek dal bırakıp "acaba yürütüyo mu?" sorusuna cevap arayışı yok mu, bitiriyor beni. bir kez olsun bile o son dalı tüketmekte tereddütüm olmadı. kayıtlara geçsin, bunu da yakasına yapışınca ifade edeceğim. bu karizmatik davranışımın onu etkilediğini telepatik yollarla anlayabiliyorum. paketi buruşturmasından belli. ama uzun light çok kötü be baba. diş fırçalatmaya yöneltmesini geçtim, uyku öncesi içtiğimde değişik kafalar yaşıyorum.
az önce yine bir dal çekip balkona çıktığımda ortaokul aşkım rüya geldi aklıma. ismini söylemeyi çok severdim rüya'nın. evlilik hayalleri filan kurardım onunla hep. şöyle bir sahne geçti aklımdan :
rüyayla evliyiz. o mutfakta bir şeylerle uğraşıyor. müzik dinliyor bir yandan, mırıldanarak eşlik ediyor parçaya. ben duştan yeni çıkmışım. saç kurutma makinasını arıyorum ama bulamıyorum. sesleniyorum ona :
- rüyaaa...
müziğin sesinden dolayı duymuyor beni. ama bu çok güzel zira rüya ismini uzatarak telaffuz etmek ayrı bir güzel.
- rüyaaaaaa...
"efendim hayatım" diyemiyor rüya bir türlü. marlboro yazısının oraya gelmişim çünkü ben, ağzım buruşuyor. atıyorum hemen...
uzun marlboro light kötü. kafa yapıyor, mutlu sonla bitmiyor...
