Önceki yıllarda, yani 1980li yıllarda ülkemizde var olan bir gerçeği yani ülkemizde yaşayan, ülkeyi Türk vatandaşlarca beraber kuran, daha doğrusu Malazgirt savaşında Sultan Alparslanın ordularına yardım eden yerleşik Kürt halkını yok sayan zihniyet bu gün gerçeği olanca çıplaklığı ile çözme uğraşı içerisinde.
Evet, bugün gelinen noktada ülkede herkesin Kürt vatandaşlarının bu ülkede yaşadığını, sıkıntılarının olduğunu, sıkıntılarının çözme konusunda bir iradenin oluştuğuna tanık oluyoruz.
Bunun ilk işaretini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verdi.
Çek Cumhuriyetinin başkenti Pragta gazetecilerle görüşürken ülkemizdeki Kürt sorununda bu yıl güzel şeyler olacak, sorunun çözümü konusunda bütün kurum ve kuruluşlarca uzlaşma oluşmuş durumda açıklaması gündeme bomba gibi düşmedi mi?
Bu konuda askeri cenahın da artık ülkenin kalkınmasında gelişmesinde önünde koca bir set gibi duran Kürt sorununun çözümünü istediği çeşitli kesimlerce de dillendirilmekte.
Anaların ağlamadığı, şehit cenazelerinin olmadığı, ekonomiye büyük yük oluşturan silah alımlarının en asgari düzeye düştüğü bir ortamın oluşması sanırım herkesin menfaatinedir.
Tabii bu siyasi iradenin işidir diye kolayca sıyrılabiliriz işin içinden.
Fakat kazın ayağı hiçte öyle değil.
Çünkü ülkemizin şartları gereği bu işte askeriyenin görüşü etkili olduğunu hiç hatırdan çıkarmamak gerekir.
Başbakan Recep Tayip Erdoğanın bu süreçte de takındığı tutumlar son derece önemlidir.
CHP ve MHP liderleri gibi düşünüp çıkmaz Ankara politikalarını geri dönüp sorunu çözümsüzlüğe uğratarak ülkenin önünü kendi deyimi ile TAKOZ koyar.
Başbakanın 2005 yılında Diyarbakır konuşmasını arkasında durduğunu deklare etmeli ve ülkenin kalkınmasına yeni bir ivme kazandırmalıdır, kendisinin de tarihe geçecek adımları atacak kapsamlı bir Anayasa paketini Meclise getirmelidir.
genel ortalamada tek parti akpdir.
ve doğu bölgesinde DTPnin yüksek oy oranıyla karşılaşıldığında, bu iki partinin Kürt sorunu sürecinde işbirliği yapmaları ve çözüm konusunda mutabakatta olmalarından daha doğal bir şey yoktur.
Ülkemizde 20den fazla siyasi parti var.
Hele bir de ülkemizin ilk kurulan partisi sıfatıyla CHP var.
Milliyetçilerin partisi MHP var.
Buna rağmen Ak Parti iktidar olabiliyor ve iki dönem üst üstte ve yüksek bir oy oranıyla iktidar olabiliyorsa bunun karşılığı halkın beklentilerinin karşılanmasından yattığı apaçık ortada.
O yüzden Ak Parti Kürt sorunun çözümü konusunda Ankara politikalarını bir tarafa bırakıp, yani statükocu zihniyetini terk ederse, hem ülkenin önünün açar, hem de halkın beklentilerini karşıladığından her zaman iktidara oynayan parti statüsünü kazanır.