büyük beşiktaş camiasının önüne geçmeye çalışan herkes gibi yok olmaya mahkum olandır. tribünler futbol oyununda olmazsa olmazdır. tribünden kastım seyircilerin maç esnasında kullandıkları alan değil, stada gelen organize olamamış taraftarı sürekli desteğe kanalize eden oluşumlardır. daha doğrusu misyonunun bununla sınırlı kalması gereken birliklerdir.
peki bunun günümüz endüstriyel futbolundaki etkisi nedir? dünyanın çoğu klubünde negatiflerdedir tribün yansımaları. bunu doğuran en önemli faktör rant sebebi ile gelişen yönetim yanlılığıdır. bu çark malesef ülkemizde daha da sert işlemektedir. deplasmana gitme zorunluluğu ve gerekliliği sebebi ile bu çevrede daimi olarak bulunmak zorunda olan bireylerin büyük bir çoğunluğunun da, ekonomik olarak daha düşük sabit gelir elde eden, eğitim seviyesi daha düşük gruba dahil olduğu düşünülür ve tribün oluşumuna aidiyetini tam olarak gerçekleştirebilmek için tribün ağalarının oluşturdukları totaliterizme karşı pek de mücadele etmeye meyilli olmadıkları ve bunun için de gerekli ve yeterli şartlara haiz olmadıklarını kabul edecek olursak bu çevrenin çok da demokratik gelişen ve saf biçimde klübün menfaatine çalışan oluşumlar olmadığı aşikardır.
peki dünyada nasıl işliyor bu olaylar?; taraftarı ile en iyi iletişim kurabilen klüplerin başında rosenborg gelir. bu klübün de öyle milan' ın utc ultras, liverpool' un kop tribünü gibi ateşli, renkli görüntüler oluşturan bir tribün desteği yoktur maç esnasında. fakat rosenborglu futbolcular haftanın iki günü taraftarları ile yüzyüze sohbet etmek zorundadırlar. bu sohbetler sırasında küfür ve hakaret dışında diledikleri herşeyi iletebilir taraftarlar futbolcularına. aynı uygulama athletic bilbao takımında da böyle işler. her ne kadar, bilbao bask bölgesi temsilcisi olduğu için aktif olarak da karşılaşmalarda rol alsa da, gerek futbolcularla, gerekse taraftarlarla yapılan anketlerde, gerçekleştirilen bu sohbet uygulamasının takım için maksimum desteği oluşturduğu sonucunda birleşilir.
futbolu seviyoruz, tüm gerçek taraftarları da seviyoruz, en çok da kartalı seviyoruz. ranttan beslenenlerden ise nefret ediyoruz...