101.
-
yemelisin bu boku.
hakediyorsun fena halde.
zorladığın, beni olmam için zorladığın $u bok var ya.
ahh ah. akıllanmayacaksın değil mi hiç sen ?
bir zamanlar, bir bok yemek için ne kadar da boka battıydık.
sonraları sana çok çok ağır gelsede o an o boku yiyebilmek için ne de yırtmı$tın kıçını.
" bok yiyin, kurtulu$ boktadır!!1 " mottosuyla ortalıkta ta$akları sıvazlayarak dola$an bir ben.
ve " bu boku yediğimden beri hazım zorluğu ya$ıyorum " diyen bir sen.
ah, o kasvetli günün hayatımızın en güzel günü olacağını nereden bilebilirdik ?
ve sonra sonra o günün hiç ya$anmamı$ olmasını dileyeceğimizi.
--
$imdi nefes alıp verdiğinden bile emin değilim sevgilim.
ne güzel de bakıyordu gözlerin o boku yerken.
bir gün iki yabancı oluvereceğimizden habersiz.
gülüyordun! hiç vermediğin bir ifadeyle o yüz hatlarına.
sırıtmaya yakın, mutluluk denizinde kulaçlarını daha fazlasına istermi$cesine atıyordun.
niye bebeğim ?
niye boka çevirdik bizi ?
niye hazmedemedik bu boku ?
$imdi kucağımı açsam, seni gördüğümde.
ko$tuğunu tahayyül etsem.
ko$up gelir misin hakkaten kollarıma ?
yoksa kalabalıktan göremediğim yeni tokmakçın mı belirir aniden kadrajda ?
her ne boksa,
yemeseydik hiç...
ke$ke sarfetmeseydik o güzel söz öbeklerini.
sarfettiğimizde gözlerimizin içinde olu$an o huzur hali,
varolmasaydı hiç.
yoktu ki zaten!
kendi yarattığımız masalı anlatmı$tık sadece birbirimize.
vesaireler birikti cümlelerimde..
ve evet, ya$amasıydık hiç o günü..
yemeseydik,
bir kucak dolusu bok.