Bir yerde sayıca fazla olup olmamak insani hakların niteliğini değiştirmez. En azından demokraside böyledir. Bunun aksi olduğu yerlerde çoğunluk diktatörlüğü vardır. Ayrıca Hindistan'da oldukça fazla müslüman vardır. Müslümanlara göre kurban bayramında inek kurban etmek sevabtır, Hindulara göre ise büyük günahtır. Yani kimi zamanlar dini inançlar çakışabilir. Bu durumda, saygı olarak gösterilen aslında diğer inanmayanları normal yaşamalarından alı koyan ezan vakti müzik dinlememek, ramazanda yemek yememek gibi davranışlar pratik de bile uygulanamaz isteklerler olabilir.
Adam sen oruçlu olduğun için gözünün içine özellikle girip yemek yiyorsa bu saygısızlıktır. Bunun dışında her zaman olduğu gibi bir büfede yemek alıp, her zaman yediği gibi yiyorsa bu saygısızlık değildir. Bu insandan yememesini beklemek bu insana baskıdır, aynı zamanda inanmıyorsa inancına saygısızlıktır. Hindu-inek ikilemi de böyle bir şeydir. Elbette Hindistan'da yaşayan bir Müslümanın evine inek alıp, ailesini beslemesi normal bir davranıştır. Onun en temel hakkıdır. Hindistan'da yaşıyor olması bunu değiştirmemeli. Ama aynı hakka sahip başka insanların olduğunu da unutmamamsı gerekir. isterse o ülkede yaşayan tek gayri-müslüm olsa bile, onun haklarına saygı duyması gerekir.
Bir de olaya şu açıdan bakalım. Günde beş vakit Allah vardır diye bağırılıyor. Ben bu durumda çıkıp inancım gereği günde beş vakit allah yoktur diye bağırsam ne olur. Müslümanlara saygısızlık mı olur? Neden olur, çünkü onların sayısı fazla ben azınlık durumundayım. Bunun adı çoğunluk diktatörlüğüdür.