"yeni bir yurt, yeni bir ulus yaratır" demişti ve böylece tarihimizi, türklerin anadolu'ya gelmeleriyle başlatmak inancını benimsemişti. üst yanı "ırk" ile, ya da "kavm" ile "ulus"u karıştırmaktan başka bir şey olmazdı. geldikleri yere dönmeleri gerekse, bugün hiçbir ulus yurdunda kalamaz. çünkü, otohton halk ancak masallarda vardır.
yahya kemal'in bu tutumu karşısında yer alan anlayış, sadece "ırkçı" anlayış değildir; yeni edindiği yurtta, yeni bir ulus olarak oluşan topluluğun, o yurttaki eski uygarlıkları benimseyeceği inancı da burada var gücü ile ortaya çıkar. anadolu'ya sahip çıkmak, onun tarihini özümsemek, "hep bu topraktan" anlayışları, bu açıdan değerlendirilmelidir. gerçi atatürk'te bir orta asya görüşü vardı, ama bunun "ırkçı" bir tutuma yol açabileceğini gören atatürk, "orta asya"yı sadece bir "insanlığın ve uygarlığın ürediği bölge" olarak bırakıp, anadolu'nun geçmişine sarılmakta gecikmedi. toprağı kazıp geçmiş uygarlıkların izlerini, belgelerini bulmak işine onun zamanında başlanmıştır.