kafa sokucular tarafından savunulmaya çalışılması içler acısıdır. demokrasiyi de sandıktan ibaret görerek demokrasi birikimlerini takdire şayan ortaya koyarlar, bu hızla gittiklerinde de ortada da zaten demokrat bırakmaz bu kafa sokucular. ancak kafayı sadece sokmaya değil çalıştırmak için de uğraşsalar daha ciddi argümanlarla belki ortaya çıkabilirler.
birde, kendilerine gelen eleştirilere karşı bildik ezber savunmaları vardır ki, değinmek yorar adamı, sokmaya yarayan kafalarının, eleştiri kategorizasyonu yapmaya çalışması bir ilgintir ki, komedi dükkanına bile dönüşür. mesela o sokmaya yarayan kafa güzel bir örnek vermiş, başı acıklar amuda kalkarak osururlarmış buyurmuş espri bilem yapmış. ahaha gül gül öldük biliyor musun. ironi canavarı seni. hala anlatılanı başı acık kapalı tartışması sanıyor. demek ki neymiş okuduğumuzu anlayacakmışız.
o kadar ezberlere alışmışlar ki karşısındakinin türbanlıların okula girmeleri meselesindeki görüşlerini daha bilmeden hüküm verirler. mekanik savunmayı da siyaset yapmak sandıkları için de kafaları sadece sokmaya yaramaktadır, zordur yani. olguların birbirini etkilemesi meselesine de zaten bu yüzden kafa yormamayı doğal görmüş işi bitirmiştir, neyse kafasını bir yerlere sokmaya devam etsin. cünkü en iyisi bu.
selde 33 can yitip gitmiş, peki biz ne demişiz. hesap sorulamayan anlayış var demişiz. peki kafa sokan ne demiş, ne söylemiş, e canım türbanlılar üniversitelere girmezken de hesap sorulamıyordu buyurmuş. siyaseti pragmatizmden ibaret sanarsanız, demokrasi anlayışınızda, olaylara yaklaşmınızda böyle carpık olur, dumurlar içinden dumur beğenirsiniz. bu zihniyet önce kafasını o soktuğu yerden cıkarak, sonra siyaset tartışacağım diye ortaya dökülecek, nacizane tavsiyem olsun...