hakan şükür gençlik yıllarında ara ara televizyonlara çıkar, iğrenç espriler yapardı. mesela bi gün çek cumhuriyeti'ne giderken televole muhabirinin "hakan naber?" sorusuna "iyi abi, makbuz cumhuriyetine maça gidiyoruz. ha makbuz, ha çek. ahahah" diye bi espri yapmıştı, zaten bir daha maç sonları dışında mikrofon uzatılmadı kendisine. konuyu bağlarsak bu elemanın her açıklaması potansiyel hakan şükür esprisi tadında. yalnız hakan şükür ne kadar kötü espri yapsa da haddini bilen, efendi bir kimseydi. bi yerlere geldi ve geldiği yerde kalmasını bildi. bu arkadaşın hakan'dan farkı aşırı ukala olması ve şansının farkında olmaması. "beşiktaş olmasa premier lig'e giderim, nasılsa talibim çok" diye düşünüyor belki ama bu kafayla en fazla antep'e gider.
15 yıl önce lazaroni'ye posta koyan, parreira'yı futbolu bilmemekle suçlayan, "türkiye'nin en yetenekli futbolcusuyum. fenerbahçe beni gönderirse çok şey kaybeder" diyen ve en son bitlis belediyespor'da oynarken görülen tarık daşgün ile bi konuş ya da onun hayatından ders çıkarmaya bak batuhan kardeş, yoksa yolun aynı yol.