"hayatımda ilk kez ölümü bu kadar yakından gördüm. çocukluğumun büyük bir kesitini kaplayan süt annemi kaybettim bu gün. anonsu duyduğumda belediyeden kötü bir sürprizdi duyduklarım, inanamıyordum köye giderken hala. yüzünü son bir kez görmeye yetiştim. kefeni elimle açtım. başı yana dönüktü. önce elimle dokundum soğuk yanağına sonra eğildim üst üste iki kez öptüm. camiden çıktım. yarım saat sonra mezarlığa gittik. tektim onca erkek içinde mezar başında. elimle mezara koymadan önce son bir kez dokundum ona. okşadım. özenle yerleştirdiler yerine. yeşil örtüyü üstüne tutuyorlardı çatı gibi, mezara koyarken. elimle yanda birikmiş topraktan bir avuç alıp kokladım. sonra naylon koydular çarşaf gibi üstüne, tahtaları dizerek çatı yaptılar. çocuklarıyla birlikte ilk toprağı ben attım. sevgimle uğurladım onu. ve mekanın cennet olsun dedim hoca hala dua okumaya devam ederken. süt annem beni karşılıksız seven nadir insanlardan biriydi. ve bu gün ayrılırken mezarlıktan gülümseyerek ayrılan tek ben vardım. içim çok rahattı yaşarken de değerini bildiğim için, ölümünde de yetişebildiğim için. bu gün hayatımdaki herkesi affettim. bundan sonra da kimseden nefret etmeme kararı aldım. hayatımda ilk kez bir cenazeye gittim, hayatımda ilk kez bir mezarlığa girip mezar başında durdum; birini gömdüm. sevgiyle alakalıymış bu. sevgi olunca ve onu hayatta doyasıya yaşadıysanız o kişiyle ölümü bile sevgiyle karşılıyorsunuz bunu öğrendim. ölüm bu sanırım. kaybetmeden önce değer bilmek, kaybettiğinde uğurlayabilmek. hayatı sıfırlamayı yaşarken yapın dostlar, öteye keşkelerle gitmeden. ölürsem hesapsızca gidebilmeliyim o sevdiğim toprak kokusuna. artık bana kötülük yapmış olan kimseye kızmıyorum geçmişimde kalan. buna dünde dahil. hatta az önce geçen an bile. bunu herkesin hissetmesini isterdim. ne kadar acı sandığımız şeylere hiç ölmeyecek gibi üzülüyoruz. ölümün yüzü soğuk derler. hayır, bence çok akıllandırıcı ve gerçek. keşke herkes sevdiğinin değerini, benim gibi hayatteyken bilebilseydi..."