kimlikle yavru vatana giriş-çıkışın yapıldığı zamanlar. bilmiyorum belki hala yapılıyordur. sıramız gelince memure hanım kimliğimizi ister. kimlik memurenin eline tutuşturulur. memure hanım yarı çığlık-yarı azarla karışık elinde tuttuğu kimliği bana göstererek;
- beyfendi bu neeee?
-(ufak bir şaşkınlıktan sonra) kimliik.
-dalgamı geçiyorsunuz. onu bende görüyorum.
-e öyleyse ne diye bana soruyorsunuz?
-sen ne ukala şeysin öyle. sen bunu nerden aldın?
-kimlik nerden alınır ki?
-ben sana soruyorum. bunun veriliş nedeni doğumdan.
-memure hanım doğmayana verilmiyor o elinizdeki.
-terbiyesiz, sen benle dalgamı geçiyorsun.
-lütfen hanımefendi. kabalaşmayın. cevabını bildiğiniz soruları bana sormaktan da vazgeçin.
-evladım bunun üzerinde resim var.
-biliyorum. benim o resimdeki.
-onu bende görüyorum ama bunun veriliş nedeni yenileme olmalı.
-eeee
-ama deyiiilll
-eeee
-daha ne eee si? bu seferlik bişey demiyorum ama bu kimliği değiştirmeden birdaha seni burdan içeri almammmm.
-daha ne diyeceniz. çocuk gibi azarlıyosunuz iki saattir.
-ya tamam git burdan. bir daha da karşıma çıkma.
-ama böyle yaparsanız ben zaten birdaha gelmem ki.
-bak hala konuşuyor
-tamam tamam. kolay gelsin.
işi gücü bırakıp bizi izleyen kalabalık işine geri döner. hain nufus memuru yüzünden nerdeyse papaz oluyorduk devletin güvelik güçleriyle. Allah onlara zaval vermesin. iyi dayanıyolar.