şu anda istanbul'dan ankara'ya kuzenlerimi görmeye gidiyorum. Bir otobüs yolculukda başıma gelmesini istediğim en güzel şey geliyor. ikili koltukta tek kişi gidiyorum. ben yayıla yayıla yatıp, gerneşirken ve koltuklarda bu rahatlığın derin hazzıyla sağdan sola dönüp dururken; gece 3.30 uyandım ve bu yazıyı yazıyorum.
uyanmam için sebebim yoktu, ama uyanmış bulundum. bu kezde, birden bire yanımda kimsenin olmadığı ile irkildim. evet sözlük, kimse yoktu ve yalnızdım. diğer bir değişle yanımda bir ayşe, fatma, songül ya da hacer yoktu. kimse 'niye uyandım canım' dememişti. ön koltukta oturan abimizin umrunda bile değildim.
birden tepemdeki ışığa takıldı gözüm, yanıktı. uyumadan önce yanık unuttuğumu fark ettim. yanında kimsenin olmadığından olsa gerek, kimsede kapatmamıştı da.
belki şimdi kızıyorsun sözlük ''bre adam, kim olursa olsunun, şehveti mi var sende'' diye...
öyle değil sözlük. ben yanlızlıktan bahsediyorum. eksik yanımdan, yarım yanımdan ve gecenin 3.30 da -ya da sabahın mı artık ne haltsa- bir çok sevenim ve sevdiğim insan olmasına rağmen 'sevdiceğimin' olmadığını itiraf ediyor bana şu yanımdaki boş koltuk.
bir nefes çekiyorum; belki yine sapıkça gelecek sana ve anlayamayacaksın ama, şimdiye kadar sevdiğim kızlar doluyor ciğerime. garip.
ve tüm bunlar yetmezmiş gibi ıssız adam'ın film müziklerininden biri çalıyor arka fonda bir yerlerde... ya radyo ya mp3...
'dilerim ki mutlu ol sevgilim, ben olmasam bile hayat gülsün sana ..'' diye devam eden ayla dikmen şarkısı.
düşünüyorum, Allah inancım hep olsun diye uğraştım ve kadere boyun eğmeyi bildim çok kez. gocunmadım beni sevemeyen sevdiceklerime, belki istemeyenlerime, belki ayrıldıklarıma ya da terk edenlere. hiç biri kötü değildi, zaten benim hayatımda hiç kötü insanlar olmadı. bu kaderdi.
şimdi ise yılmaz erdoğan geliyor aklıma
'soğuk ve şehirler arası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan' diyor.
her neyse sözlük...
istanbul'dan ankara'ya gidiyorum. nerden denk geldi bilinmez; dokunuyor yanlızlık, ciğerlerimde tanımadığım karma bir kadın kokusu ve söndürülmemiş, unutulmuş bir lamba. şimdi bana kalan ikili koltuğun tadını (!?) çıkartmak.
başka bişey değil...